16 Mayıs 2012 Çarşamba

Tatile Gidesim Var...

Son zamanlarda günler çabuk geçiyor geçmesine de geceler neden bu kadar kısa sürüyor???
Bence tüm bu hisler ,yorgunluklar ,ağrılar benim tatil vaktimin geldiğini söylemeye çalışıyor bana ,belki de gülüyordur arada amma anlamaz şeymişsin sende diye.
Boşuna gülme tatilim ,az kaldı gelicem sana...

Önümüzdeki ay Cem'in işi için Paris'e gidiyoruz ,son 3 gün Mügelerinde bize katılması az da olsa tatil havası yaratıcak ama bu yetmez tabii ,benim istediğim denizin kenarında olabilmek,suyun sesini duymak,akşama bir balıkçı bulmak,tüm mezelerin tadına bakmak ,deniz'in sesini kahkahalarla bastırmak ...

Cunda'yı seviyorum ben , birde Bozcaadayı ! Ne de olsa ada ikiside.Dar sokaklarda dolaşılan,küçük beyaz evlerine hayran bıraktıran ,en keyifli şarapları içtiren ,dönüşte mutlaka tekrar gelelim dedirten adalar...Ne kadar çok gidersem gidiyim doyamadiğim adalar,Cunda'da dondurma yemeyi ,Bozcada'da şarap içmeyi özledim ben.Sabahları Ege kahvaltılarını,akşam yapılan balık sefalarını...

Acilen kaçmam lazım bu şehirden ,kendimi atmam lazim Ege'de bir yerlere,kendimi iyi hissedeceğim ,dönmemek için binbir bahane uydurabileceğim bir yerlere...

14 Mayıs 2012 Pazartesi

İlk Anneler Günüm Kutlu Olsun...

Bazı özel günler daha da güzel olabiliyormuş bunu anladım :)) İlk anneler günümde beni arayan kutlayan herkes ten sonra tekrar tekrar mutlu oldum...
Sabah kalkıp kahvaltı için hazırlanırken ,daha ileriki yıllarda Sarp'ın koşup yanıma geleceğini ,beni kocamannnn öptüğünü düşündüm ve gülümsedim ...

Şimdilik yanağımı bir güzel yaladı ama ben anladım o kutlamak için di .Neyse öpüşme faslı bitince Ayşe günümü güzel kılmak için kahvaltıya House Cafe'ye götürdü bizi .Biz tabii her zaman olduğu gibi geç kalınca ,benim kahvaltıya saldıracağımı bildiğinden Ayşe telefonda aldı bizden özel istekleri ve siparişi verdi,valla süper oldu gider gitmez geldi yemekler :)))

House Cafe'ye bir hafta önceki pazarda gitmiştik ; kahvaltısı benim beklentilerimin üstündeydi doğrusu,hele de geçen hafta yediğimiz 'Keçi Peynirli Patatesli Omlet'.Tavsiye edebileceğim ilk lezzet.

Kahvaltı taze ve lezzetliydi,çok mu farklıydı ? Hayır ama yine de güzel di.Güzel sohbette katılınca masaya daha da lezzetli oldu yemeklerimiz.

Kahvaltıda yediğimiz ama yettiremediğimiz Nutella 'dan sonra sipariş ettiğimiz 'Ev yapımı Çilekli Tart ' harikaydı!!! yanındaki enfes Amerikano'larla damakta muhteşem bir tat bırakıyordu.Tam kahvemizi yudumlarken başlayan korkunç yağmur benim gibi yağmur sevdalısı bir insan için ortamın tuzu biberi oldu ve daha da güzel kıldı günü bana ,herşey bi yana herkes kızsa da biraz daha yağsa keşke diye geçirdim valla içimden :)))

Hediyelerin alındığı ,güzel kahvaltının yapıldığı ,tatlı duyguların hissettirildiği ama herşeyden önemlisi oğluma sahip olduğum ilk anneler günü çok anlamlı bir iz bıraktı bende,umarım anne olan yada olmak isteyen herkes için en az benim ki kadar anlamlı olmuştur bugün...

Hoşgeldin ve iyi ki geldin oğlum , ve ben iyi ki senin annen oldum...

5 Mayıs 2012 Cumartesi

Balıkçıköy...

Uzun zamandır meze ,meze diye evde dolaşmam işe yaradı ,yaklaşık 10 gun önceki evlilik yıldönümümüzde Cem Balıkçıköy'e gidelim dedi.Sarp'ı halasına bırakıp biz çıktık yemeğe.
Ben hiç Filistin'dekine gitmemiştim,mekan diğeri gibi hatta daha sevimli olmuş,garsonlar ilgili ama rahatsız edici değiller.
Ne yemek istediğim önceden belliydi benim,soğuk mezelerle başlanacak,ara sıcaklarla devam edilecek yanlarına güzel bir salata da eklenince yer kalırsa balık yenir ,olmassa başka sefere.
Nitekim bende yer kalmadi ve Cem'in balığının tadına baktim ,balık dışında masaya gelen herşey güzeldi bana kalırsa;özellikle de Mısır ekmeği.Bana bir tabak Ayvalık zeytinyağı ,birde bu mısır ekmeğini tazeleyin bittikçe desem ayıp olacağından ,deniz börülcesi,patlıcan salata,yengeç sarma da mısır ekmeğine eşlik ettiler.Ara sıcak olarak önceden alınan bir öneri ile Balık köftesi ve benim vazgeçilmezim Tereyağında karides yedik,ikisi de çok başarılıydı.
Sıra balığa gelince Cem 'Dil Şiş 'istedi ve büyük bir keyifle de yedi ama ben beğenmedim,garip yanık tadı gibi bir tad vardı ve bazı kısımları pişmemişti bu kadar yanık olamsına rağmen bence.
Yemeklerden fırsat bulup kafasını kaldırabilirse insan iki çift laf etmek için mekanın ve buna bağlı olarak ortamında ne kadar güzel olduğunu farkediyor .Ağaçlarda sallanan o güzel ışıklar huzur veriyor.
Benim gibi en büyük huzur evde bekliyorsa sizi tatlı almayalım diyebiliyorsunuz ama aklımda da kalmadi değil o helva :))


Yaz da geldiğine göre arada keyiflenmek için bire bir ,mutlaka gidilmeli..

1 Mayıs 2012 Salı

Yaşasın...

İstanbula gitmenin ne kadar keyifli olduğunu her seferinde söylüyorum ama ne kadar söylesem az gibi geliyor bana.Bu sefer de aynı duyguları yaşadım,Cem'in iş gezisini fırsat bilip İstanbul'a koşmamla yaklaşık 15 gün kaldım.Genelde bildiğim ve eski alışkanlığım olan yerleri tercih ederim yemek için.Ama arada da yeni yerlere göz dikiyorum.Bu sefer yemek için yine cadde Vapiano'yu tercih ettik; hem her seferinde yer bulabiliyoruz hemde konuştuklarımızı duyabiliyoruz :)) Margarita pizzası ve makarnası her zamanki gibi güzeldi ama benim tercihim olan 'Barbekü tavuk soslu pizza' vasatın altındaydı ( gerçi hata bende barbekü soslu pizza mı yenir ) .Bu sefer bira olarak 'Bomonti ' tercih ettik güzeldi :))
Mekanın tüm Avrupa'da aynı olması insana garip bir huzur veriyor,Berlin tatilinde aa Vapiano diye bağırıp koşa koşa pizza yemiş bir insanım nede olsa .
Sohbetler uzayıp gidebiliyor mekanda ,öyle huzur veriyor anlayacağınız.Eminim İstanbul'da yaşayan herkes bilir Vakko'nun hemen yan sokağindaki 'Vapiano'yu ' ama henüz gitmediyseniz canınız Margarita pizza çekince mutlaka uğrayın derim ben...

Pizza yedik ama sonrasında tatlıya yer kalmadı maalesef ,o yüzden Cem'in döndüğü gün ,geçen gidişimde açılışına yetişemediğim 'Pinkberry' de yoğurt yemeğe gittik .Tek kelimeyle HARİKAYDI ,bayıldım .Bittikçe tekrar tekrar alası geliyor insanın ki bende öyle yaptım ve tek bir taneye sınırlı kalmadım.Çok yoğun olması ,sıranın kapıdan başlayıp taa sonlara kadar uzanması ,çoğu kişinin benimle aynı fikirde olduğunu gösteriyor.Lezzet ve sunum sade ama muhteşem,fiyatlar ise normal.Ama işin sihri sanirim kalorisinin düşük olmasında.İyi olmayan tek şey tuvaletler,Shaya gibi büyük bir grup öncelikle nasıl bir bebek alt açması koymamış bayanlar tuvaletine ona şaşırmıştım ama sonra öyle pisti ki iyi ki konmamış dedim.
Tekrar tekrar gidip ,durmaksızın yoğurt yemek istiyorum ve gitmediyseniz hemen yarın gidip deneyin diyorum...

24 Nisan 2012 Salı

Burgerrrr

Boş boş gezindiğimiz bir cumartesi günü Tepe Prime'a gitme firsati yakalamamız ,merakımı giderme açısından iyi oldu.İlk bakışta Kanyon alışveriş merkezini anımsattı bana,kafami yukarı kaldırdığımda gördüğüm balkonlardan olsa gerek diye düşündüm.Kısa bir keşif yapabildik zaten,her yer açılmamış ,ruh ta daha tam oturmamıştı. Öncelikle New Castel'da birşeyler yemek vardı aklımızda ama 2 bebekli aileyi pek istememiş olacaklar bizi köşe masaya attıkları için ordan kalktık.Bu arada bilmiyorlar ki bebekli aileler masaya gelen herşeyi çabucak yer,bira gibi içkiler geldiyse 1 -2 yudumda bitirirler ve sonuç olarak ;45 dk bilemedin 1 saat sonra kalkarlar.Yani güzel müşterilerdir.

Herneyse New Castle 'dan soğuduktan hemen sonra karşımızda beliren 'Burger House 'a girdik.

Kapıdan girer girmez ohh dedik,çalışanlar güleryüzlüydü ve değil köşe masalara atmak ,bizi rahat ettirmek için ellerinden geleni yaptılar.
Masaya Cheese Burger,Chef's Special ve benim tercihim Cheese & Bacon Burger sipariş ettik.Herkes memnun kaldı ,ben dahil.Köftesi lezzetliydi ,soslar güzeldi ,ama yanında gelen patateslerde aromaya dair hiçbirşey yoktu yani tatsız tutsuz bişeydi; ya lezzet katmalılar yada kaldırmalılar o patatesi güzel hamburgerin yanından.

Cheese &Bacon son zamanlarda yediğim en iyi hamburgerdi diyebilirdim belki ama Burger House 'un tarzından mı bilemedim bana etimin nasıl pişmesini istediğimi sormadılar,bende Sarpla ilgilenirken unuttum ve hamburgerim muhtemelen şefin tercihi olan orta pişmiş şekilde geldi ki ben her eti pişmiş yerim ,bu yüzden de azıcık memnuniyetsizlik oluştu bende..
Ama yinede gidilmediyse mutlaka bir ara gidip hamburger yenilmeli...

1 Nisan 2012 Pazar

Ankara'daki İtalyan...




Uzun zamandır bahsettiğim ama bir türlü fırsatını bulup gidemediğim 'Peperoncino'ya dün akşam gitme fırsatım oldu.Sarp doğduğundan beri bir yerlere çıkmak biraz daha zorlaştı haliyle.Ama dün Ayşe'nin Sarp'a bakma teklifi bizimde hemen rezervasyon için telefona sarılmamızı sağladı.

Mekana ilk girdiğinizde sıcacık ortamı hemen içinizi ısıtıyor:krem rengi tertemiz masa örtülerinin üzerindeki bordo runnerlar ve gri koltuklar...Özenle hazirlamiş şık masalar...Küçük bir salona sahip giriş kısmında az sayıda masa var ama bize arka bahçede ayrılmış masa yerine ben girişteki masalardan birinde oturmayı tercih ettim.İçeri girişte dikkat çeken diğer bir güzellik ise şarap rafları,koridor boyunca uzanıyor...

Masamıza yerleştiğimizde ,hemen başlangıçta küçük birer aperatif içki ve atıştırmalık masada yerini alıyor,ikiside çok lezzetli.

Son derece kibar garsonların çalıştığı mekanda hemen menü getiriliyor ve benim gibi bu ilk gidişinizse size güzel tavsiyeler de bulunuyorlar.

Biz başlangıç olarak 'Enginarlı Salata' tercih ettik; rokalar çok taze ve parmesan peyniri çok lezzetliydi,enginarlar güzeldi ama bir daha tercih edermiyim ,kararsızım..

Ana yemek kısmında ben tabii ki pizza ve Cem'de bonfile tercih ettik.Benim yediğim 'yarı kapalı Calzone 'süperdi,hamurundan bahsetmiyorum bile ,mutlaka bir kere yenilmeli.
Cem'in 'peperoncino soslu bifteği' ise uzun zamandır yediğim en iyi marine edilmiş et ve özenle hazırlanmış sosla buluşmuştu.
Ana yemeklerimize kırmızı İtalyan şarabı eşlik etti:)

Tabii bu kadar özel bir İtalyan restoranına gidipte, espresso eşliğinde ev yapımı Tramisu denemeden olmaz dedik ve iyide ettik....Muhteşemdi...

Ben uzun zamandır Ankara'da aradığım restoranı buldum,Jazz esintileri eşliğinde yemek yerken biraz rahat ,fazlasıyla sıcak ve tam anlamıyla Avrupa'lı bir mekan...

Kesinlikle tavsiye ederim ,benim tercih sıramda ilk sıraya yerleşti,sizin içinse mutlaka denenmeli...

29 Mart 2012 Perşembe

Ayakkabının da anlamlısı..

Sanırım Ankara'ya yaz hiç gelmeyecek .Geçtiğimiz haftanın bahar gibi günleri bana tüm kazakları kaldırma hevesi vermişti ,güzelce yıkandılar,ütülendiler ,dolabın taa derinliklerine yerleştiler.Ama bugün değişik birşey oldu ve giden kış geri geldi.

Neyseki sadece bugün için gelmiş ,yarın gidecekmiş...


Ben ki sıcak sevmem ,çokkkk özledim yazı,öyle ki biz yazlık ayakkabı ,terlik telaşına soktuk kendimizi.

Bizi çocukluğumuzdan anılara götüren espadriller yine moda bu sene ,valla ben bayıldım bu modaya rahat,sade ama bir o kadar da cıvıl cıvıl.Kim istemezki ayaklarına baktığında çocukluk kahkahalarını hatırlasın.Mutlaka bakılmalı ve alınmalı.Mümkünse de özellikle Toms alınmalı .Bu ısrarımında bir anlamı var aslında;alınan her ayakkabı için bir tanede alanın adına firma yoksul çocuklara veriyor,nasılsa alınacak bari alırken faydalı olalım çocuklara da.2006 yılında başlayan bu sosyal proje tüm hızıyla devam ediyor.Hadi bizde ufacıkta olsa bir yerinden tutalım bu projenin ,bizimkiler kadar ve hatta daha anlamlı kahkahaları hissedelim ayakkalarımıza bakınca...

25 Mart 2012 Pazar

Hımmmm...

Bizim Müge'yle dışarı çıkıp yememek yiyemememiz uzun zaman olmuştu ki geçen gün güneşi de görünce attık kendimizi sokağa.Bebişlerimizi arabalarında mışıl mışıl uyurken bizde sohbet ede ede yürüdük Tunalı'dan Filistine .Tabii eski alışkanlıklar değişmiyor,yolumuz Big Chefs'e düştü.Ben uzun zamandır gitmiyordum,küstürmüşlerdi beni özensiz bir kahvaltı tabağıyla ama 2.şansı hakeder bence Big Chefs dedim ve yanılmadığımı kanıtladılar.Öncelikle masaya gelen benim hiç sevmediğim o salçaya benzer başlangıç kalkmış,her zamanki zeytinli yağ masada yerini almış.Ne yalan söyliyim bu bile beni geri kazanmada büyük adım :)

Biz ortaya Margarita pizza ve yanındada Keçi peynirli salata sipariş ettik.Her zamanki gibi pizza nın hamuru tam kıvamında ve çok lezzetliydi ama salata için söylenicek söz bulamıyorum;harikaydı.İçine bir sürü yeşilliğin yanısıra ,ceviz ,yaban mersini gibi lezzetler katılmıştı,mis gibi zeytinyağı da salatayı özel mi özel kılmıştı.Keçi peyniri hakkında pek yorumum yok;normaldi.Herkese tavsiye edilir...

Genel olarak çok memnun ayrıldık.Belki bir sabahta tekrar kahvaltıya gideriz belli mi olur ;))

Sıcak simittt...

Haftasonlarının değişmezi aile kahvaltılarıdır bence.Tüm haftanın yorgunluğunu sohbetle uzayan ,kahveyle sonlanan kahvaltılarla atarsın.Bizde bunları yaşayanlardanız;her haftasonu kahvaltı için bir yer düşünür ,mevsimin kış olmasından dolayı da aynı yerlere gidilir, ve her seferinde 'Yaz gelse de açık havaya gitsek ' diyenlerdeniz yani  :)) Artık bahar geldi gelmesine ama biz gidemedik başka yerlere,aynı mekanların bahçeleri çağırdı bu sefer bizi kahvaltıya:) 
Ama asıl kahvaltı denilince benim aklıma simit gelir,mis gibi kokusuyla ve çıtır çıtır lezzetiyle Ankara simiti.Neden diğer şehirlerden farklı yada neden oralarda bu kadar güzeli yapılmıyor bilmem ama  12 yıl olmak üzere ben Ankara'ya yerleşeli ,kuşkusuz Ankara'nın en sevdiğim özelliği-sıcak sokak simitleri.
Bu sabah biz kahvaltı için her zaman ki mekanlardan Eskişehir yolunda ki'Kafes Fırın'a gittik,ortamı güzel,mis gibi kahve de kokuyor ama bu sabah maalesef yediklerim güzel değil di!Çok kalabalıktı ondan mı bilmem ama ,benim sandviçin ekmekleri kurumuş ve beşamel sosu donmuştu!!!Aklımdan bir an için ;bu benim siparişimden çok önce yapılmış düşüncesi bile geçti!Ama arkasından aldığımız tatlılar bu ayıbı azda olsa örttü de bizde tam anlamıyla küsmedik kendilerine.
Yine de benim size tavsiyem ,eğer buralara giderseniz ya haftaiçi gidin ,yada gitmemeyi tercih ederseniz de kendinize bir simitçi bulun...

24 Mart 2012 Cumartesi

Sarp'a Diş Buğdayı

Sarp'ın diş buğdayını yapalı çok uzun zaman olmasına rağmen ben anca fırsat buldum da yazabiliyorum.Diş Buğdayına annem,babam ve ablam 1 gece önceden İstanbul'dan geldiler,tabiki elleri de boş değildi ;annem Zeytinyağlı Yaprak Sarma , Kaya Kurabiyesi ve Nişastalı Kurabiyesinden yapmış getirmiş.Ellerine sağlık mis gibi de yapmış.Ben çok çeşit yapma planlarımı maalesef gerçekleştiremesem de elimden geleni yaptım:)) 



Güzel bir çikolatalı pasta ,buz gibi limonata ,güzel mi güzel muhallebi,sıcacık ıspanaklı börek ,böyle günlerin değişmezi kısır ve kuskus salatası ta masada yerini aldı.Annem sağolsun 3 kız büyütüp bir sürü de diş buğdayına katıldığı için çabucak buğdayıda hazırladı.Ve baş köşeye yerleştirildi.Ben zor sanmıştım ama ;buğdayı haşla,toz şeker ekle ,ceviz ve bademi hafifçe küçült,narıda ekledik mi oldu işte.

Davetlilerimin çoğu gelemese de gelenler yetti bana,yedik içtik eğlendik, en önemlisi de özel günümüzü paylaştık..
Sıra meslek seçimine gelince Sarp bir süre bekledi,ne istediğine mi karar veremedi yoksa bizim isteklerimizi de gözlemledi bilemem ama ,önüne koyduğumuz ;hesap makinası(mühendis),kalem(yazar),not defteri(hukukçu),ipod(müzik) ve baba'yla hala mesleği olan dergi arasından ipod'u ve dergiyi seçmesi günün en eğlenceli anı oldu bizim için...Eee bu kadar severken babasını, izinden gitmesi çok normal geldi bana ::)

Bu arada söylemeden geçmiyim buğdayın içine sakladığım para da annem'e çıktı:) Hediye almaya gönüllü olan annem de bu işe çok sevindi doğrusu :)

Diş Buğdayı da bitti ama Sarp'ın diş ağrıları maalesef geçmedi,Ogün beyin üst dişleri de çıkıyor demesi de tuz biber oldu benim soframa...


7 Mart 2012 Çarşamba

Sıra Diş Buğdayında:)

Geçtiğimiz hafta diğerlerine göre biraz daha yorucu geçti ; ee kolay değil oğlumuz ilk dişini çıkarttı .Ara ara yapılan huzursuzluklar ve kucaktan bırakıldığı an ağlamaya başlamalar dışında ucuz atlattık sanırım.Şimdi sıra kalanlarda :)) Dış çıkarda dış buğdayı kutlaması yapılmaz mı ,tabii sıra onada gelecek ama bizim davetlilerin bir kısmı şehir dışından olunca partide hemen olmuyor haliyle ,tarih olarak 17 sini seçtik,tarih belirlendiğine ,davetlilere oğlumun küçük teyzesinin hazirladığı davetiyelerde mail atıldığına göre geriye sadece menü 'yü belirlemek kaldı,biraz üstünde düşünülmeli ,hem pratik hemde lezzetli olmalı.Tabii pasta olmassa olmaz,günün anlam ve önemini anlatirsa daha da iyi olur .İlk defa bir kutlamada pastayı ben denemek istiyorum bakalım sonuç ne olacak...

23 Şubat 2012 Perşembe

Güneşş gitmeeee...

Hava azıcık güzel olsa kendini dışarı atanlardanız bizde,kaçırmamak lazim güneşi.Bugün bebekleride alıp Tunalı'ya yürüyüşe çıktık,bir tur atarız ,bir kahve içer laflarız dedik.Tur atma işlemi malum kısa sürüyor , hemen oturmak için bir yer aradık,D&R 'in içindeki Gloria Jeans kapanmış ,ben bugün gördüm,Starbucks hep dolu,ee buna birde Tunalının cafe eksiğinide eklersek, yine kaldık ayakta tam da Lo&Load'un önünde.İlk açıldığı zamanlar severdim Lo&Load'uda ,kahveleri lezzetli,bahçesi güzeldi.Ama sonraları bana kişiliksiz gelmeye basladı,arkada karman çorman bir dükkan bile gördüm valla.Bu sebepten ben uzun süre gitmedim.Ama bugün fazlada seçeneğimiz olmadığı ve o arkadaki yerinde kapandığını görünce girelim dedik.Kahve&Cupcake menüsü yapmışlar:)) tam bana göre hemen istedik,filtre kahve güzeldi,cupcakeler ise keki çok iyi olmamakla birlikte üst kremasi sayesinde tekrar tekrar yenilesi hale gelmişti.Biz fıstıklı ve çikolatalı aldık ama tekrar gidilip başka çeşitleride tadılmalı.Lo&Load un ben bu halini beğendim,en azından kendisinin bir cafe olduğunu hatırlamış.Tunalıda zaten 3-5 tane cafe var ,olanlarda kendini bozmasın bari...

22 Şubat 2012 Çarşamba

İyi ki doğdum:)))

Yilbaşı ,sevgililer günü,Cem'in doğum gunü derken sıra benimkine geldi :)) Doğum günüm için İtalyan restoranlarını çok sevdiğim ve daha gitme fırsatım olmayan 'Peperoncino' ya gidilmesi için plan yapılmış ancak hava durumunun gazabına uğradık ve gidemedik :(( Ama mutlaka gelicek denilen afet gelmedi :(( Peperoncino hakkında çevremdeki herkesten güzel yorumlar aldım ve o yüzden gitmek ve kendim denemek iatedim.Bu arada Peperoncino'da günlük yemek kurslarına veriliyormuş ,çok istedim ama bir türlü gitmek bunlara da kısmet olmadı:((
Herneyse yemek planı iptal olunca Cem bir koşu gidip bana pastamı aldı ve bana İtalyan mı dedin diyerek kremalı,karidesli makarna ,roka salatası ve güzel bir şaraptan oluşan masa hazırladı .Mumlar ve ( digiturk sagolsun ) şömine de yakılınca gitmiş kadar oldum :) Çok lezzetli ve keyifli bir yemek sonrası ,bol çikolatalı pastamdanda koca bir dilimle doğum günüme keyif kattık.
Ama yinede aklımın bir köşesinde Peperoncino bekliyor , en kısa zamanda gitmek üzere...

16 Şubat 2012 Perşembe

Le Pain Quotidien

Bugün maillerime bakarken içimi ısıtan bir maille karşılaştım 'Le Pain Quotidien ' ten gelmiş ,sanki bana rejimde neymiş ,hayat yemekle güzel düşüncemi hatırlatmak ve İstanbul'a gittiğim zamanlarda yediğim Tartine 'leri anımsatmak için bugünü seçmişti.Çünkü bugün düşündüm daha yeni yerler,yeni lezzetler güzel de damakta kalan tatları da unutmamak lazım diye.Le Pain Quatidien ilk olarak Kanyon'da keşfettiğim sonraları da açtığı her şubeyi takip ettiğim yerlerden benim.Kapısının önünden geçerken bana mis kokulu croissant yanındaki acı kahvemle Paris sokaklarında gezdiğimi hissettirmişti bir an için,işte o anda anladım ki uzun zaman çok iyi anlaşıcaz biz.Beni yanıltmadı ,denemediyseniz sizde deneyin,kapısından içeri girerken gözünüzü kapatıp,kokuları içinize çekerek...

3 Şubat 2012 Cuma

Günaydın mı!Kebap mı?

Bugün bildiğimiz yer olsun,yemekleri lezzetli olsun diyerek gittiğimiz 'Günaydın 'restoran beni tamamen hayal kırıklığına uğrattı.Cem'in doğum günü olduğu için dünden yer ayırtmış ve ayırtırken de bebekli olduğumuz için ayrıca özen gösterilmesini rica etmiştim.Bebekli ailelerin diğerlerine nazaran biraz daha geniş alana ve sakinliğe ihtiyaç duyduklarını herkes bilir ama Günaydın kebap bilmiyor sanirim.Bizi orta masalardan birine yerleştirdiklerinde hemen yanımızdaki sipariş girilen bilgisayar ekranı ve servant'ın en yoğun ve gürültülü masalardan birinde olduğumuzu anlatması 5 dakika'dan uzun sürmedi.Herneyse masaya yerleştik ki oğlumuz gürültülü yerlerden pek hoşlanmaz ağlamaya başladı ,bizde hızlı hızlı sipariş vermeye ve önümüze gelenleri yemeğe başladık .Bu arada önümüze gelen dedim ya sanmayın masayı donattık, bir meze geldi diğeri gitti .Sadece 4 meze ve 2 tane gavurdağı salatası istedik.Tabii garsonlar devamlı ellerinde ara sıcaklarda onu yermisiniz bunu istermisiniz diye sorular soruyor ama bizden genelde hemen kalkma isteğiyle hayır cevabı alıyorlardı.Masaya gelen ara sıcak toplamda 2 porsiyonu geçmez .Ana yemek faslı ise 5 tane kebap'tan ibaret.Çabuk çabuk yenen yemek Sarp'ın ağlaması durmayınca daha da hızlandı ve hesap istendi!!!Bu arada söylemeden edemiycem içki olarak masamızda sadece 20lik rakı vardi.Hesap 340 tl geldi!!!Şaşırma sebebim böyle bir hesap daha önce hiç ödememiş olduğumuz için değil,ederi olmayan bir yemek için ödendiğinden .Garson 3 kişiye 1 er kaşık verdiği tandıra 2,5 porsiyondu efendim ben 2 yazdım dediği zaman hepimiz anladıkki İstanbul'danda bildiğimiz Günaydın canım ne isterse onu yazarım diyor ve buna bayılan müşterilerde dolup taşıyor.Tabii hesap ödendi ,mekana müşterilerini aptal yerine koyduklari için sinir olundu ,ve mekandan sigara içilen bölüme çok yakın olduğu için üzerlerine sigara kokusu sinen montlar alınarak çıkıldı.Gecenin tek güzel yanı canım kocamın doğu günü olmasıydı.Ama ben bir daha Günaydın'a gitmem ve kimseye de tavsiye etmem.Tercih sizin...