19 Nisan 2013 Cuma

Sushico

Bazı mekanlar gitmediğin zaman özlenir ya hani, bende uzun zamandır gitmediğim Sushico'yu çok özlemişim.
Dün akşam iş çıkışı gittiğimiz Sushico'da bu özlemden olsa gerek yemediğimiz şey kalmadı ki hatta bazılarının fotoğraflarını çekmeyi bile unuttum :)
Lezzeti her zamanki gibi çok güzeldi, porsiyonlar yeterli ve doyurucuydu ancak servis elemanlarının sayısı eskisine göre az geldi bana.
Yediğimiz King Sushi tabağı inanılmaz lezzetliydi, yanındaki kızarmış çin mantısı ve acı sosuda süper birer başlangıç oldu.
Başlangıçlardan hemen sonra gelen sebzeli noodle çok lezzetliydi ve 1 tanesi yeterli geldi bize, Sarp elleriyle yedi,düşünün lezzeti :)
Ana yemeklerde sarımsaklı Dana eti ve Tai usulü acılı fıstıklı  tavuk yemeği seçimlerimizde bizi yanıltmadı ve damağımızda çok güzel tatlar bıraktı.

Eee bu kadar yedik tatlı yemeden olmaz dedik ve kızarmış dondurma sipariş ettik, dondurması çok lezzetliydi ama asıl dış kaplaması tek kelimeyle harikaydı.

Tüm bu güzel yemeğimize eşlik eden şarap bildiğimiz Kayra kalecik karası oldu.

Fiyatlar kesinlikle ucuz olmamakla birlikte ( 2 kişi 209 Tl geldi hesap ), lezzet için gidilebilir...



18 Nisan 2013 Perşembe

Nisan geldi, yağmurlar hoş geldi...

Noolucak bu havaların hali...geyikleri tüm hızıyla sosyal medyada devam etse de, gerçekten noolucak merak ediyorum, çevremde herkes hastalandı ben de bir şey yok derken, günün ilk saatleri başlayan burun akıntıları benim de kusur kalamayacağımı gösterdi.

Ben bu havaları severim, hem de çok severim, hava sıcak ama kapalı olsun, benim kahvem ve ipadim, okumaya değer blog yazıları olsun bana tüm gün yeter.
Bir de kimse sevmezken bu havalarda Avrupa tatili seven insanım ben, düşünsenize Almanya'da bir köydesiniz şimdi, yağmur ağaçları daha da yeşertmiş, mis gibi toprak kokusu, tertemiz sokaklar ve sımsıcak pastanelerden taşan tatlı ve kahve kokusu...
Gün boyu huzur içinde dolaşabilir insan bu sokakları...



16 Nisan 2013 Salı

biri tatil mi dedi :)

Eylül sonunda gittiğimiz Oktober fest'ten sonra tüm kış Ankara'da oturduk ( gerçekten Ankara'da oturduk İstanbul'a bie 1 defa gitmişiz :) ) ama artık bahar geldi ve gezme zamanları başladı...
Mayıs sonunda ilk durağımız New York, Amerika hiç görmediğimiz bir kıta, yeni bir rotamız oldu yani...

Her neyse Amerika'ya birlikte gittiğimiz kişilerden bazılarının daha önceden gitmiş ve biliyor olması büyük avantaj olsa da ben tüm hız araştırmalarıma devam ediyorum ve şimdiden New York'un en iyi steak'i nerde yenir biliyorum ( geçenlerde Vedat Milor'un bir yazısında rastladığım ve kendine mail gönderdiğimde bana harika tavsiyelerde bulunan Gökhan Atılgan'a teşekkürler ).
Bu arada sırası gelmişken hemen tavsiye etmeden geçemeyeceğim Gökhan Atılgan'ın inanılmaz güzel bir blog'u var okumadan geçmeyin ya da gezmeyin derim ben. Benim gibi gittiğim yerlerde mutlaka en iyisini de bulmalıyım diyenler için harika bir rehber.
Bir fincan kahve doldurun ve başlayın okumaya...

İsmi :Tadım menusu
Adresi : tadimmenusu.blogspot.com

Gökhan bey'den tavsiyeler alındığına göre diğer zevkine güvendiğim bloggerlardanda 1-2 tavsiye beni New York'ta idare eder...

New York'ta yapılacak öyle çok şey var deniyor ki hangisine yetişip hangilerini yapabileceğim bilmiyorum ama sezonu New York'la açmak güzel olacak gibi duruyor...

Diğer en yakın tatil olan Ağustos ayındaki Bayramda yazlıktan Yunan adalarına geçme hayalim ve sonraki Ekim'deki uzun Bayramda ise vazgeçilmez aile tatillerinden Avrupa bizi bekler...
Kuzey Avrupa dışında diğer tüm Avrupa ülkelerine gitmiş olmamız alternatifleri biraz kısıtlasa da en kötüsüyle İtalya var dimi ama :)

8 büyük ve 1 bebekten oluşan bir gruba verilebilecek güzel tavsiyelere hep açığız :)

12 Nisan 2013 Cuma

Sağlık İçin...

Herşey sağlık için :) eee tabii birde güzellik :)

Hep diyetteyim cümlesiyle dolanmam ama son zamanlarda 1 kilo bile verememem noolucak bilmiyorum ama ben spora da düzenli gidiyorum, atıştırmalıklarımı da sağlıklı besinlerden seçiyorum ve artık gerisini pek düşünemiyorum...

Hele birde havalar güzelleşse ve ben  bunları çimenlere uzanıp tüketebilsem harika olacak...
Gelelim neler yediğime; malumunuz çalışan bir annenin yaşayabileceği tüm zorlukları yaşıyorum, uykusuz uzun geceler yaşıyor, sabah erkenden kalkıp işe geliyorum...
İnsülin direnci olan biri olarakta tatlı sevdam ve bitmek bilmeyen tatlı isteklerimde hayatımı pek kolaylaştırmıyor ama artık  önüne geçme zamanı dedim ve neleri sevdiğimi düşündüm.
Mesela kuruyemiş severim sevmesine ama masa başı iş yapınca miktarını ayarlayamadığım bir kasenin hop diye bittiği günler biliyorum ama dün Migros'ta  dolaşırken gördüğüm ve tam benlik dediğim Migros'un kendi markası olan mlife organik ürünleri bizim için ayarlamış ve porsiyonlara bölmüş, bir de yetmemiş hep farklı lezzetlerle sabah,öğlen,akşam diye ayırmış...
Bu sabah kahvaltı sonrası, öğle yemeği arası 'sabah' olanını denedim ; kuru kayısı, iç ceviz ve kurutulmuş vişne vardı içinde. Süper birleşim, yeterli miktar...
Öğlene kadar bu herzaman çantada bulunabilecek, sayesinde kalori mikarı aşılmayacak ara öğün bitti...
Yemekhane yemeklerimiz bazen çok yağlı olabiliyor ve bende Dardanel'in hazırladığı pratik ve kalorisi düşük sadviçleri tercih ediyorum...Her yerde bulunmuyorlar ama Mügros'larda genelde var.
Light seçeneği hafif olduğu için tercih etsem de bazı öğlenler somonlu olanı tam damağıma göre dedirtiyor... Bu arada fiyatlarının da uygun söylemeden edemeyeceğim...


Tabii ben öğleden sonra ara öğün olarak ne yesem diye şimdiden düşündüm ve lezzetini de sevdiğim Activia Kahvaltılık yoğurt aldım, hem tatlı ihtiyacımı  karşılıyor hemde fazla kaloriden koruyor...



 
Bunlar benim kendim için seçtiklerim, sizler de arada deneyip biraz daha sağlıklı beslenebilirsiniz diye önerim...

9 Nisan 2013 Salı

Turkcell, Turkcell, Turkcell...

Bugünler de spora yeni başlamış olmam ve dolayısıyla eve döndüğümde kolumu bile kaldıramamam ne yazı yazmamama  ne de bir şeyler pişirmeme  izin veriyor.
Ama ben şimdi çabucak bir özet geçerim ve arayı kapatırız.

Evet spora başladım ve evet bu sefer kararlıyım, sağlıklı olmam için spor şart! Ve zaten değişik olan da bu sefer zevk alıyor olmam :)
Mekanın temizliği, hocaların profesyonelliği ve ilgisi birde eve yakın olması dolayısıyla tercih ettiğimiz spor merkezi Unitedclubs - Zirvekent oldu.
Zaten işten güçten kalan azıcık vaktimi de spor merkezinde geçirir oldum :)

Bu haftanın en güzel olayı da Cem'in günü birlik gittiği İstanbul'dan annemle babamı da alıp getirmesi oldu :) Süper sürpriz...

Haftanın en can sıkan olayı ise Turkcell ile aramda yaşanan dialog tu ki bunu yazmadan geçemeyeceğim. Turkcell'i severim hatta bir sürü kontratlı cihaz almışlığımda vardır. Kuralları bellidir ve iki tarafta uyduğu sürece hiçç sorunsuz kullanırsınız cihazını.
Hatta biz platinum müşteri olduğumuz için ilgili müşteri temsilcileri ve güler yüzlü özel hizmet ekibi de Turkcell'den vazgeçememe nedenlerimizdendir.
Ama bu hafta benim basbas bağırmam sonucunda bile tek bir kişi konuyla ilgili beni arayıp ' kusura bakmayın' demedi ya Turkcell ben bile senden soğuyabiliyormuşum. Konuyu sizle de paylaşacağım ki başınıza gelmesin;
Turkcell'de ( başka Gsm şirketlerinde nasıldır bilmem ) bir TC kimlik nosu ile toplamda 4 cihaz alabiliyorsunuz (telefon, tablet,bilgisayar) ve bunlar sınıflara ayrılıyor. Mesela en yüksek'ten(Ultrabook) 2 adet alamıyorsunuz gibi...
Neyse benim geçen sene 3 cihazım varken aaa bu bilgisayarda pek hoş dememle aldığımız Asus - Ultrabook sonrası kontenjanım doldu ve yeni 1 cihaz almak istiyorsam taksitlerin bitmesini beklemem gerektiği söylendi.
Evettt geldik heyecanlı kısma; benim geçen ay 1 cihaz kampanyam bitti ve ben bana bir iphone5 mi alsak dememle aldım cevabımı ; ALAMAZSINIZ!!!
Nedeni ise hani siz Ultrabook aldınız ya, onu alırken birlikte aldığınız VINN da bir cihaz sayılıyor.
Pekii geldik benim cevabını alamadığım soruya; bu o zaman 5. cihazdı ve bana nasıl sattınız? Bu uyarı bana yapılmadı peki başkalarına yapılıyormuydu?
Ben cihaz almaktan vazgeçtim ama bu olayın peşinde koşuşturmaktan vazgeçmedim. Tüm şikayet formlarını doldurmama rağmen bir VINN satma taktiği olduğuna inandığım bu çirkin olayla ilgili 1 kişi bile dönüş yapmadı!!!
Herneyse ben cihazımı alırım almasına ama Turkcell'den bir daha alırmıyım işte o kısmı muallak...

Bu çirkin olay gün içinde zaman zaman aklıma gelse de öğle yemeği için Tepe Prime'daki Ege restoranı seçmemiz günün bonus'u oldu...
Balık taze, çorba lezzetliydi, salata da bir o kadar çeşitli ve tercih edilebilirdi.Biz acelemiz olduğu için önceden öğle menüsünü telefonla sipariş ettik ve bizi kırmadılar, çorbalar biter bitmez balıklar geldi ve Türk kahvesine yer kaldı...