26 Haziran 2013 Çarşamba

#diren gezi parkı & New York tatili


Yazı yazmayalı tam 1 ay olmuş ama boş 1 ay olmamış...

25 mayısta New York yolculuğu ile başlayan yazmaya ara verme yolculuğum ülkenin haberlerini CNN'de almamız ve döner dönmez tam ortasından kaçırdıklarımızı yakalama çalışmalarımızla devam etti.

1 Haziran'da dönüp git gide daha da kötüleşen manzaraları gördükçe, ara ara ağladım, ara sıra bağırdım ama hep şükrettim... Onların anlayamadığı bir sevgiyle bağlı olan hepimiz için şükrettim, hala iyi insanların yaşadığı her defasında birbirimize yardıma hazır olduğumuzu hatırladıkça şükrettim ve hiç bir gelenin bir ömür kalamayacağını düşünüp yine şükrettim...

Tabii tüm bu olaylara şahit olduğumuz sırada insanın içinden ne yazmak geldi, ne dolaşmak sadece dahil olmak...

Ama güzel şeylerde girmeli aralara dedim ve şimdi ki yazıyı hazırladım.

O kadar sık yurt dışına giderim Amerika'ya bir türlü yolum düşmemişti, düşürememiştim.

Benim sadece 1 haftam olduğu için New York sonrası Washington'a giderken Cem' lere el salladım ve İstanbul uçağında yerimi aldım :)

New York' a THY ile yolculuk ettik ve her şey çok güzeldi. Özellikle de direk New York uçuşu olması yönünden mutlaka tercih edilmeli.

Uçaktan iner inmez yer konusunda Ayşe'nin önceki New York tecrübelerinden yararlanıp bulduğumuz otelimizin bulunduğu Times meydanına gidip eşyalarımızı bıraktık ve çıktık sokağa...

Allah'ım nedir o kalabalık... Times meydanında  filmlerden gördüğümüz panolar dahil her şeyin aynı olduğunu net bir şekilde söyleyebilirim ki gidince şaşırmayın.

 

Ve tabii gökdelenler... Her yerin gökdelen olduğu gökyüzünü görmenin, güneşin ısısını hissetmenin şans olduğu bir şehir düşünün...New York'tasınız...

Tabii o kadar da kötü değil, buldukları her köşeye, her açıklığa park yapmış adamlar, hem de öyle bizdeki çocuk parklarından değil, huzur içinde dinlenmelik, eğlenmelik, sohbetlik yemyeşil bol ağaçlı parklar...

 

Central Park'tan söz etmeye bile gerek yokken benim favorim Bryant Park oldu, sürpriz doğum günü pastasını da son gün, kareli örtüsü üzerinde Ayşe için orda kestik :)

Amerika'da insanlar sıcak kanlı ve yardımcı, hiç bir zorluk çekmeden dolaşıp alışveriş yapılabilecek ve yapılaşmasından dolayı kolay yaşanabilecek bir şehir bence New York.

 

New York'ta gezilebilecek çok tarihi mekan olmaması bizim gibi kendini kaybeden alışveriş delilerine uygun hale getiriyor şehri. En beğendiğim New York özelliğinin kapı üstlerindeki şemsiye görevi gören brandaya benzer şeylerin ve her terasta bulunan yeşil ağaçların olduğunu söyleyebilirim. Tüm bunları daha rahat görelim dememizle daha önce hiç tercih etmediğimiz 'Sightseeing ' otobüslerinden iki günlük bir tur aldık,  iyi de yapmışız, Rockefellar binasını, Empire State binasını, Wall Street'i, Soho'yu, Brooklyn'i, Harlem'i yani merak ettiğimiz tüm yerleşimleri ve bilmediğimiz çok hoş yapıları görme şansımız oldu. Hatta en fazla paranın nerede olduğunu görmemiz açısından sık sık 'Bank of Amerika ' karşımıza çıktı $$$$ . Soho en beğendiğim semtler arasına girdi diyebilirim, diğer favorimin Central Park civarı olduğunu söylememe gerek yok sanırım. Rehber burada Gossip girl, burada Sex and the City çekildi dedikçe ahh ahh dediğimde doğrudur...Biz hürriyet heykeline gitmedik ama bu otobüsler feribota binebileceğiniz durakta da duruyor.
Bu otobüsler Avrupa'da olmasa da New York'ta denenmeli...

Gelelim yeme - içmeye...

Gitmeden önce çok araştırma yapan ben ilk iki gün kendimi kaptırmış alışveriş yaparken bir mağazada unuttum ve hatırladığım 2-3 restoranla idare etmek zorunda kaldım:(

Ayşe 'lerin ve bir blog yazarının işaret ettiği ' Bubba Gump ' kesinlikle restoranın sevimli havası, lezzetli kokteylleri ve her şeyin karides içermesi dolayısıyla denenmeden dönülmemeli.

Ertesi akşam notlarımdan hatırladığım ' Red Lobster' a düştü yolumuz, harika iki tabak eşliğinde iki kokteyl içtik veee tabaklar o kadar büyüktü ki bitiremedik :) İçeriğinde ıstakoz, yengeç, karides olan karmakarışık kocaman tabaklar seçmiş olmamızda bir neden olabilir tabii:)


 
Sabah kahvaltılarını otelde almayıp dışarda yemeği tercih den biz ya 'Whole Foods market 'denilen organik markette, kimimizin bagel ve peynir seçimleriyle, kimimizinse yoğurt meyve seçimleriyle ya da 'Junior's ' denilen Cheesecake'leriyle ünlü mekanda pancake ile yaptıktan sonra güne başlıyorduk.

Baştan söylemekte fayda var Avrupa'da ki pastane - cafe kültürü Amerika'da olmadığı için saat başı atıştırmak için uygun bir şehir değil New York. Öğle yemeklerinde genelde yine önceden aldığımız tavsiyelerle ' Shake Shack ' ve Johnny Rockets' gibi popüler hamburgercilerde yedik, benim önerim her yerde Cheeseburger yemek olsa da yanında  Johnny Rockets'ta çilekli milkshake içmeden ve Shake Shack'te patates kızartması yemeden dönmemeniz( gitmeden de yeme şansı var artık İstanbul'a da geldiği müjdesi uzun zaman önce duyulmuştu zaten ).

Yine alışverişten döndüğümüz bir gün karnımızın acıkması ve ismini hatırlamam dolayısıyla Times meydanınında ki  'Tony's DiNapoli ' bizi öyle memnun etti ki ertesi akşam Ayşe'nin doğum günü yemeğini de orada yedik. Tabakların inanılmaz büyük olduğu servis elemanı tarafından uyarıldıktan sonra seçimimizi yaptık. Nerdeyse her yemekte Akdeniz'in vazgeçilmezi zeytinyağı, domates ve sarımsak burada da her yemekte yerini almış ve harika tatlar yaratmış. Mutlaka gitmenizi öneririm. İtalyan şarabı sevenler için güzel bir menü de mevcut.

Akşamları yorgun olmamız Blues Bar'a gitme şansımı maalesef olmadı bir sonra ki New York tatiline erteledi. Ama çok iyiler varmış New York'a giderseniz dinlemeden dönmeyin.
New York'ta yürümenin çok rahat olması, köşede kenarda dinlenebilecek parklar olması ve hiç bulunamazsa koskoca Central Park'ta dinlenilebilmesi New York'un rahat gezilmesine ve bol alışveriş yapılabilmesine imkan veriyor.


New York tekrar tekrar gidilebilecek, hatta belli aralıklarla keyifle yaşanabilecek bir şehir. Gitmediyseniz ayarlayın ve gidin derim...
Uzun süre yanımda taşıdığım Sarp'ın göbek bağı da artık New York'ta 'School of Art & Acting ' in bahçesinde gömülü:)
Aa bu arada yazmadan edemeyeceğim!!!
Yavrum: Halan çok ısrar etti ama ben New York Filarmoni orkestrasının bahçesine gömmedim, ilerde bu konuda bir sorun olursa halan beni hatırlatacakmış:) önden bilgilendirme yapmak istedim :)