Her sabah önce kendime sonra çevreme günaydın dedikten, sabah kahvemi içtikten ve sevdiklerimi düşünüp gülümsedikten sonra ne yaparım biliyormusunuz...
Tatil planı...
Bitmek tükenmek bilmeyen bir tatil açlığım vardır benim, ne kadar gezersem geziyim yetmez bana , oraya da gidelim buraya da , yada oraya tekrar gidelimmm diye dolaşırım hep .
Her yeri görmek, her yemekten yemek, her kahveyi yudumlamak, her pastanın tadına bakmak, tüm şarapları koklamak ve her şehre aşık olmak isterim ben...Ve tabii her çikolatadan almak...
Hiç sıkılmam o kocaman havalimanlarından, o kargaşadan, o kötü olsa da bana güzel gelen uçak yemeklerinden.
Tabii ki her ne kadar istesem de o kadar da sık tatil yapmıyorum, yapamıyorum.
O kadar çok kampanya çıkıyor ben hiç yararlanamıyorum...
İşi ayarlasak oğluş var, oğluşu ayarlasak iş var, kış günü her yere onu da sürüklemek olmaz , benim tatiller kalıyor başka baharlara...
Yine de bu benim hayallerimi ,yada görmek istediğim şehirleri azaltmaz...
Benim önümde uzun yıllar, dünyada upuzun kumsallar, dağlar, onların kıyılarına kurulmuş şehirler var. Her yeni gün yeni planlar var...
Belki ben bu seferki kampanyayı da kaçırırım ama siz kaçırmayın...
Gitmek istediğiniz yere gidip hayatın keyfini çıkartın...
21 Kasım 2012 Çarşamba
9 Kasım 2012 Cuma
TOM s DELİ :)
İnternette dolaşıp
İstanbul’a bir daha gittiğimde nerelere gitsem diye bakarken , bir arkadaşımın bana ‘Doors Group ‘ diye bir grup var, onların açtığı restoranlar , kafeler
güzel oluyor dediğini hatırladım ve başladım araştırmaya…
Benim bizzat gittiğim
ve sevdiğim ‘Kitchenette’te bu grubun üyesiymiş meğer ... Menu’su sade ama mekan olarak keyifli gelir bana Kitchenette ,sabah
kahvaltılarında yada akşamüzeri şarap keyfinde…
Tüm mekanlar
birbirinden güzel görünüyordu ama ben İstanbul’da olmasa da Londra’ya gidince mutlaka uğrayacağım kafe’yi
buldum.
‘TOM s Deli ‘
tan benlik, tam sevdiğim gibi, evimin yakınlarında olsa her sabah uğrayıp bir şeyler
alacağım , kahve içmek için gün içinde mutlaka uğrayacağım bir mekan...
Her Avrupa gezisi sonrası
bende böyle bir yer açmak istiyorum diye ortalıkta dolaşmamdan mı bilmem ,
sıcaklıklarını hiç kaybetmiyorlar benim gözümde . Hele de burnuma girer girmez
aldığım enfes kahve kokusu ve damağıma mis gibi keklerin lezzeti gelince…
İstanbul’da olsa da bu
tarz mekanlar Ankara’da yok maalesef, Ankara’da iş yapan mekanlar genelde büyük
ve gösterişli , onları da sevmiyor değilim ama bunları da görmek istiyorum
artık…
En azından ben açana
kadar :)
8 Kasım 2012 Perşembe
Güzel bir gün Başlıyo...
Dışarda feci bir yağmur , tabiii buna bağlı olarak korkunç bir trafik sonrası işe varıyoruz...
Ben yağmuru o kadar çok severim ki neşem yerinde kalktım sabah, yağmura saygıdan güzel güzel giyindim, sıcacık bir fincan rezene çayımı demledim, yanına da bir dilim ekmek 'La vache qui rit ' sürülmüş (genelde krem peynir sevmem ama bunu seviyorum, kabındaki sevimli inek yüzünden olabilir diye düşünüyorum :) ) .
Sarp'ta hazır uyurken birazda sabah keyfi yaparım diyerek televizyonu açıyorum...keyifli bir sabah , keyifli bir güne işarettir...
Gün nasıl başlarsa öyle biter derim ben...
Ofise gelmemiz her ne kadar uzun sürse de , benim keyfim hala yerinde ,o anda mailimde Starbuck'tan gelen bir mail, kışın habercisi ,yılbaşı lezzetleri geri gelmiş...
Yılbaşı geliyor değil mi dedim kendime ...İşte yılın en sevdiğim zamanlarından kış, kar, kırmızı, hediyeler, birliktelikler,yaşanmış kötü günler varsa geride bırakmalar, umutla yeni bir yıla başlamalar...
Harikaaaaa...Yağmurlu güzel bir gün , yaklaşan yılbaşı heyecanı ve benim mutlu olmayı seçen hayatım...
Daha ne istenir ki bir günden...
Ben yağmuru o kadar çok severim ki neşem yerinde kalktım sabah, yağmura saygıdan güzel güzel giyindim, sıcacık bir fincan rezene çayımı demledim, yanına da bir dilim ekmek 'La vache qui rit ' sürülmüş (genelde krem peynir sevmem ama bunu seviyorum, kabındaki sevimli inek yüzünden olabilir diye düşünüyorum :) ) .
Sarp'ta hazır uyurken birazda sabah keyfi yaparım diyerek televizyonu açıyorum...keyifli bir sabah , keyifli bir güne işarettir...
Gün nasıl başlarsa öyle biter derim ben...
Ofise gelmemiz her ne kadar uzun sürse de , benim keyfim hala yerinde ,o anda mailimde Starbuck'tan gelen bir mail, kışın habercisi ,yılbaşı lezzetleri geri gelmiş...
Harikaaaaa...Yağmurlu güzel bir gün , yaklaşan yılbaşı heyecanı ve benim mutlu olmayı seçen hayatım...
5 Kasım 2012 Pazartesi
Yeniden Wok'n Walk...
Çok mu yedik ne …
Akşamüzeri yemek yedim
ve akşam acıkmadım , inanılır gibi değil valla…
Wok’n Walk’la ilk
tanışmam ne yazık ki kısa sürmüş ve bana eh işte dedirtmişti ya… Hepsini unutun
çünkü ben unuttum…
Wok’n Walk dinamik atmosferi , her konuda güven
veren danışmanları ve tabii ki inanılmaz
doyurucu ,lezzeti tartışılmaz menüsüyle bu sefer seçtiğim lezzet mekanlarında
en üstlere çıkmayı başardı…
Yine gittik
anlayacağınız Wok ustasının mekanına…
Annemde Uzakdoğu
yemeklerine bayılır , o yüzden cumartesi olsun dedik , bizi ve fikrimizi önemseyen
danışmanlarıyla da aynı masayı paylaşıp , başladık sohbete …
Süper bir ekip kurmuş
Wok’n Walk yönetimi. Herkes profesyonel ve samimi. Hiç tanımasanız bile bizim
arkadaşın mekanı dedirtecek cinsten yani… Ömer bey'e bize Wok'n Walk hakkında bilgi verdiği ve daha iyi tanımamızı sağladığı içinde teşekkürler ayrıca ...
Bir sürü yeni ve
harika projeleri olduğunu duyduk, bizi sürprizlerin beklediğini ve bunları çok
seveceğimizi de anlamış olduk.
Bu tatlı sohbet
arasında sıra geldi yemek siparişine , hepimiz önce birer tane sosyal medya da
sıklıkla bahsedilen ‘Acılı Ekşili Çorba ‘ istedik , inanılmazzzz acıydı ama
lezzeti de bir o kadar güzeldi, bazı acılar tüm ayıbı örtsün diye eklenmiş gibi
gelir bana, bu öyle değil , çorba zaten lezzetli acısı da lezzetin tadına tat
katan baharatı…
Ufak oğlum’un tüm
oyuncaklarını defalarca yere atması , çalışanların da her seferinde geri vermesi ama
hiç rahatsız olmamaları bana rahatça çorbamı
içirdi, bu arada yeri gelmişken söylemek isterim, mama sandalyeleri gelmiş ,
çocuklu ailelere duyurulur…
Ben
çorbamın tamamını içemedim çünkü kaseyle değil kazanla geldi sanki önüme J Bu
gerçi tüm menü için geçerli, her şey o kadar çok ve doyurucu ki…
Ye ye
bitmeyen yemeklere gelince…
Annem’e
çorbanın acısı yetmedi ‘Acılı Mantarlı Tavuk ‘ yedi, güzel dedi, Cem ‘Hibachi Bonfile Noodle‘ yedi süper dedi, sıra
geldi benim kine, ben ‘Yakisoba Somon’ istedim ve ne iyi ettim, harika dedim…Tek kelimeyle
bugüne kadar yediğim en iyi noodle ‘dı.
Somon gibi ağır bir balık’tan noodle diye...kötü kötü düşünceler geçerken
aklımdan, bugüne kadar yediğim en lezzetli noodle geldi önüme. Oğlum için
istediğim ‘Tavuklu Pilav ‘ ise tam ona göreydi, o kadar doğal ve lezzetli ki 14
aylık bebeğim bile keyifle yedi…Bu arada masalarda gördüğüm küçük Buzbağ
şarapları da Noodle lezzetime keyif kattı…
Fiyatlara gelince Ankara’da bugüne kadar yediğim en uygun
fiyatlı Uzakdoğu yemeği, nerdeyse diğer yerlere göre yarı yarıya!
Yani sözün kısası her şey çok güzeldi, lezzeti en ince ayrıntısına kadar
düşünen Wok’n Walk , müşteri fikirlerini ve düşüncelerini de unutmamış….Her
fikre değer vermiş, cevaplamış…
O yüzden de bizi sıklıkla orda bulabilirsiniz, denemezseniz, çok şey
kaçırırsınız…
Not: Sarp oynarsa rahat rahat yemek yerim dediğim ve kurban ettiğim telefonum
yüzünden fotoğraflar Cem’den gelecek, gelince paylaşılacak… :)
2 Kasım 2012 Cuma
Çayyolu Çadır Kebap
Akşam işten çıkarsın …Evde yemek yerine dışarda yer öyle gideriz
dersin ve nereye gitsek diye düşünmeye başlarsın ya…genel de bizim sonumuz
Kebapçı olur J
Böyle bir akşam da ‘Çayyolu Çadır Kebap ‘ güzel bir seçim
oldu yine bize…
Yine önden mezeler söylendi ; patlıcanlı bir meze( olmaz sa
olmazıdır masamın )yanına kaba cacık , kabaklı cevizli bir meze ve tabii
gavurdağ salata.
Mezeler çok taze ve lezzetliydi ama her seferinde inatla
sipariş ettiğim Gavurdağı salata , yine beklentilerimin altında , malzemesi
bol ancak lezzeti yetersiz geldi bana…
Gerçi yemedim mi , yedim, hele de o mezeleri bayıla bayıla …
Meze faslı bitip ara sıcaklara gelince sıra ; ben Çadır’ın
içli köftesini sevmem ; haşlama olduğu için , o yüzden ben direk ana yemek
faslına geçtim…
Ben geçen akşam çöp şiş istedim ve çokta yumuşak değildi
dedim ve Adana yemek istedim , ne de olsa onunla ünlüler, güzeldi ama harika
değildi! Birkaç akşam öncede orda yemiştik ve nasıl olduysa daha lezzetliydi…
Cemin yediği Kuzu şiş ise
tam bana göreydi J
Ama bu yine de Çadır hakkındaki fikirlerimi değiştirmez Kebapçı ararsanız , hesapta yediğime değsin
derseniz Çadır tercih sebebidir, bu arada 1- 2 kadehte bir şeyler içelim dediyseniz ortalama
hesap kişi başı 50- 60 gelir aklınızda bulunsun…
Ve şimdiden afiyet olsun…
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)