4 Şubat 2013 Pazartesi

iyi ki doğdun...

Bu hafta sonunun önemi büyüktü benim için canım kocam doğalı tam 34 sene olmuş, biz tanışalı neredeyse 10 sene geçmişti aradan.
Ne çabuk geçmişti yıllar, uzun ama çabuk, ara ara zorlukla çoğunlukla mutlulukla...
Çok zor günlerimiz de oldu , en mutlularını da yaşadık birlikte, yeniliklere başladık, oğlumuzu kucakladık. Ara ara hüzünlü, bazen de coşkulu doğum günleri kutladık ama bu sene masamızda yerini alan, babasının etinin tadına bakan ufak canavarda olunca aramızda, hayallerimize yaklaşmaya başladığımız bu doğum gününü keyifle kutladık.

Bazen tartışmalı bazen de heyecanlı geçen bunca yılda hep yanımda olan, beni hep sevgisiyle sakinleştiren, kendimi çok değerli, en değerli hissettiren canım kocam 'iyi ki doğdun' . En güzel yıllarına adım attığın yaşın bu yaşın olsun...
Seni seviyorum...


31 Ocak 2013 Perşembe

Biri Nutella'mı dedi:)

İş yerinde sabahtan sanki çok acelem varmış gibi çabucak işlerimi hallediyor ve sonrada çoğunlukla yemek olmak üzere blogları ya da gezi yazılarını okuyorum. Ne kadar çok şey öğrendiğimi bir bilseniz!
Blog yazmak dünyada bitme noktasına gelmişken ülkemizde moda oldu ama olsun canım keyif bizim değil mi! onlar okumasın!
Neyse bugün defalarca yazılarını okuduğum 'Cafe Fernando' isimli blog'ta okumadığım bir yazı buldum ve hemen okumam gerek dedim...
Ağzım sulana sulana kurabiye tarifi okurken, birden kendi kendime gülmeye başlamam benim bile komiğime gitti doğrusu, beni güldüren cümleyi sizinle de paylaşayım istedim ;

Cenk bey'in 'Öncelikle ufak bir kağıda Nutella yazıp buzdolabına ya da gözünüzden kaçmayacak herhangi bir yere yapıştırın. Nutella’sız ev ev değildir.' cümlesi:))

ne kadar içten ve bizden bir cümle dedim kendi kendime, ağlarken, gülerken, tatlı yerken, kahvaltı ederken...Her zaman yanı başımda olan hatta gizli kaçamaklarıma ortak olan sevgili nutella'dan böyle bahsedilmesi harika valla:)

Teşekkürler Cenk bey:)

30 Ocak 2013 Çarşamba

cupcake

Yemek yapmanın benim için ne kadar mutluluk verici bir uğraş olduğunu tüm dostlarım bilir, özellikle de evimde ağırladıklarım :))
Ama tabii yemek yapmanın ince ve uğraş verici bir iş olduğunu da kabul etmek gerek, işe başlamam ve eve yardımcı gelmesi dolayısıyla biraz uzak bile kalsam fırsat buldukça mutfağa koşup yeni bir şeyler pişirmeye çalışıyorum. Özellikle de uzmanlık alanım hep yaramaz şeyler olunca uzak kalmanın faydası bile oluyor :)
Dün akşam Cem'in eve geç geleceğini bildiğim için çabucak bir cup cake yapıp, kahve yanında sürpriz yaparım dedim ve koştum mutfağa:)
Bu sevinç maalesef Sarpın mikser sesinden korkması ile son buldu; benim yumurta + şeker karıştırma sürecim başlamasıyla bitmesi arasında 3 - 5 dk vardı siz düşünün yani:)
Neyse dedim krema açılmış, ganaj hazırlanmış, şeker ve yumurta çırpılmaya başlamış yazık olmasın ben bu karışımdan bir şeyler yaparım dedim ve kaplara boşalttım ama maalesef lezzeti her ne kadar yerinde bile olsa istediğimden daha sert olmuştu bana göre :)
Neyse yenmez mi yenir ama daha güzellerini de pişirdiğim için sadece ev halkı yer, bu deneme böyle kapanır gider...:)
Hafta sonunun özel olması sebebiyle daha güzel yemekler yenir, daha güzel tatlılar pişirilir:)

Bu arada Ganaj Kreması tarifini sormuştu bir dostum;

200 gr Krema( 1 kutu oluyor)
200 gr Bitter çikolata - Kuvertür Çikolata tercih sebebi ( beyaz çikolatada oran 300 gr)

Krema bir sos tenceresinde kaynama noktasına kadar ısıtılır, tam kaynamaya başlıycakken ocaktan alınır ve çikolata eklenir, karıştırılarak birbirine yedirilir. Buzdolabında çabuk donar, o yüzden kullanması çok rahat. Ayrıca trüf yapmak için de bu method kullanılıyor haberiniz olsun!

29 Ocak 2013 Salı

şişşş...

Sadece halimden çok mutluyum demek için blog yazısı yazılır mı bilemiyorum ama ben yazıyorum işte:)
Neden mutlu olduğum konusuna gelince bir işler karıştırıyorum da ondan :)) Bence sizde deneyin kendinize iyi gelecek bir şeyler bulun ve sessiz sedasız o yola baş koyun:)
Eminim size de iyi gelecek..

28 Ocak 2013 Pazartesi

Kafes Fırın Filistin

 Neredeyse son yıllarımın tüm hafta sonlarını Bigchefs'te kahvaltı ederek geçiren benim, Bigchefs'in kahvaltı tabaklarını küçültmesi ve beklentilerimin altında kalması sebebiyle artık tercihim Kafes fırın Filistin.  Kafes fırın Filistin'i tercih ediyor olmamızın bir sürü sebebi var aslında ; güleryüzlü personel, tertemiz bir mekan ve çok lezzetli sıcak kahvaltı tabağı. Yediğinize ödediğiniz tutarın makul olması da cezbedici .Tabii arkasından gelen kahve ve tatlı keyfi de unutulmamalı!
Kafes fırın'ı Ankara'ya geldiğim ilk yıllardan beri seviyorum,  belki sadeliği belki de çeşitleri çekiyor beni. Ve tabii dekorasyonunun bu kadar basit ama şık olması da bizleri rahat ettiriyor.

Neredeyse her pazar sabahı benimle karşılaşma ihtimaliniz olan Kafes fırından sizlere önerim mutlaka sıcak kahvaltı tabağı ile başlamanız, kahvaltı sonrası çok lezzetli bir fincan filtre kahve içmeniz ve yanında ismini hatırlayamadığım bol pudra şekeriyle kaplanmış muzlu üçgen pastasından yemeniz...
Ve bunlar bana yetmedi derseniz de diğer lezzetli mi lezzetli tatlılardan paket yapıp evde devam etmeniz :))

Bu arada fotoğraf maalesef bana ait değil, ben her seferinde unutuyorum, bir başka blogtan aldım, kendisine teşekkürler şimdiden :)

25 Ocak 2013 Cuma

...

Mutlu başlayan bir cuma gününü daha da mutlu hale getirmenin yolu herhalde harika geçecek bir cumartesinin geldiği hayalini kurmaktır.
Bugünün cuma oluşundan mı, sabah yağan yağmuru hayranlıkla izlememden mi yoksa sabah oğlumun beni öpmesiyle işe gelmemden mi (ki kesin eminin sebep oğluşun beni öpermiş gibi yapıp yalaması sebep :) )bilemedim ama mutluluk beni geldi buldu bugün.
Yarın sabah güzel bir kahvaltı hayali de belki destekliyordur bu mutluluğu ...Ya da eve mis kokular sinmesini sağlayacak tatlı denemeleri...

Her şey bir yana mutlu olmak için sebep aramak yerine sahip olduklarımızın mutlu etmesi gerekir bizi, ya da etmiyorsa araştırmak gerekir bence nedenini...


21 Ocak 2013 Pazartesi

sadece 1 gün yeter:)

İnsan hayallerle yaşar ya hep, işte annelik o hayalleri bir süreliğine dondurmaya deniyor bence. İş hayatına ara vermek demek değil bu bahsettiğim, istenirse iyi bir bakıcı bulunup işe geri dönülebilir. Ama asıl hayaller var ya hani; başka bir dil öğrenmek isterdim der bir anne, diğeri hep aşçı olmak istemişimdir...ya şu hep yazılmayı bekleyen hikayeler...
Evde iki sayfa kitap okuyamazken ya da gönlünüzce yemek pişirip sevdiklerini ağırlama çalışmaları, bebeğinizi  fırının kapağından uzaklaştırmakla son buluyorken, hayallerin bir süre daha durduğu yerde durması, çıkmak için en doğru zamanı beklemesi gerek bence...diye düşünürdüm ama anladım ki çok yanılmışım. Bu şekilde düşünmek gün be gün sizi sadece bir anne olduğunuza, hayattaki önceliğinizin yanı sıra sadece  hayatınızın bebeğiniz olduğuna inandırıyor. Bu da maalesef mutsuzluklara kapıyı aralıyor.
En büyük hayalim gerçekleşti, bebeğim geldi ya demeyin mümkün olduğu her fırsatta kendinizle ilgilenip, hayallerine en azından dipnotlar ekleyin. Bunu yapmak sizin bebeğinizi az sevdiğinizi ya da az ilgilendiğinizi göstermez. Aksine kendine vakit ayıran anne, bebeğiyle geçirdiği zamanın tadına varır.
Yabancı dil öğrenmek istiyorsanız, fırsat buldukça internetten o dili dinleyin, yemek pişirmek istiyorsanız eğer günü birlik yemek kurslarına gidin, yakın bir dostunuzu çağırıp şarap tadım kurslarına katılın. Hani bebeğinizden önce sıklıkla yaptığınız ya da o zamanlarda bu zamanlar yapmak için sakladığınız ne kadar çok şey varsa en azından ayın 1 gününü kendinize ayırın ve mutlaka anne olmak dışında kendiniz olmayı da hatırlayın...

17 Ocak 2013 Perşembe

Dukan mı denesek...

Hep diyet yapmaya başlayan ama bir türlü sonlandıramayan ben, bende insülin direnci olduğunu da öğrendim ya artık tamam başlasın ve bitsin ki tatillerde daha çok yerim :) dedim ve bu mantıkla zayıflanmaz diyen sevgili kocama, yook yoook en verimlisi böyle olur dedim ve başladım diyete:) İlk hafta çok verimli gitti, rahat rahat ( rahat derken bol bol yedim, hiç aç kalmadım demiyorum resmen aç gezdim) verdim 2-3 kilo.
Ama daha çok yolum var benim! O yüzden rahat rejimleri araştırmak ta fayda var dedim ve bakındım etrafa...Karşıma çıkan Dukan rejimi benim aklıma yatsa da iş arkadaşlarımın çok zararlı demesi ve bazı internet sitelerinde yazan doktorlardan sert makaleleri görmüş olmam az da olsa beni korkuttu.
Mesela anlamadığım sorular var, derler ki;
  • Dukan yapma! O sadece kastan yakıyor! Kas derken? Kilo fazlası olan insanda önceden yağ yakması gerekmez mi?
  • Çok zararlı çook! Ama neden? Meyve yok! Zaten bende insülin direnci var, kasa kasa yemiyorum!
  • Aman uzak dur, sadece proteinle beslenilmez! Bizim Türk erkekleri besleniyo ama!

Ben bu sorularıma cevap bulamadım henüz ama araştırmalarım devam ediyor, bir bilen varsa eğer lütfen cevaplasın!

16 Ocak 2013 Çarşamba

yeni yıl, yeni yıl, yeni yıl

İnternette dolaşırken sevdiğim blog yazılarını defalarca okuyan ve her gün yeni bloglar keşfetmeye çalışan ben, fark ettim ki uzun zamandır kendi blog yazılarımı unutmuşum. Bir türlü fırsat olmamış yazamamışım:(
Yeni yıla harika bir partiyle girdik, tüm aile(sadece küçük kardeşim eksik olarak) ve sevdiğimiz dostlarımızla birlikte girdik 2013 senesine. Ayşe'nin hazırladığı sürprizlerle bir an ağladık, bir an kahkahalar attık. Harika hediyeler dağıttık, eskiyi unutmayalım dedik ve tombala oynadık:)
Her şey çok güzeldi,çok mutlu girdik yeni yıla, hep böyle devam etsin dedik yılımız ve dağıldık...


Güzel geçen 2012 yılının ardından harika bir yıl diledik hepimiz, başarılar, mutluluklar, düğünler dernekler...Yeni yıl listemin bir kısmını paylaşmadan olmaz dedim ve aklıma gelenleri uçan balonlarımızdan kalan, sığmayan dileklerimi sizlerle paylaşmalıyım dedim...

Yeni yılda mutlaka yapılmalı:)

  • İncecik olunmalı
  • Pasta kursuna gidilmeli
  • Araba kullanma işi halledilmeli
  • Tropik bir yerlerde bir tatil ayarlanmalı
  • Bol bol tatil ve alışveriş yapılmalı
  • Ama en önemlisi hepsi de ailemle birlikte mutlu bir şekilde yapılmalı...
ve tabii ki yazılarda sık sık paylaşılmalı...

7 Aralık 2012 Cuma

um:ag

 
Ben mevsimlerden kışı tercih ederim bunu da her fırsatta dile getiririm...
Yağmur yağsın, kar yağsın, ben kahve içiyim, sonra bir şeyler yazıyim ara verip bişeyler pişiriyim. Herkesin keyif alma yolu farklı.
Bu sabah işe geldiğimde de aynı şeyleri hissettim, hava kapalı. Kahvemi yaptım, masama oturdum.
Keşke dedim herkesin hayali gerçek olsa, daha doğrusu kendisi oldursa, benim çoğu hayallerim raflarda hala, bir gün çıkmayı, çıkınca da başarılmayı bekliyor...
 
Ankara'ya üniversite için geldiğim ilk senelerde um:ag Akademi'de yaklaşık 9 haftalık  yazma seminerlerine katılmıştım.Harika zaman geçirmiş, bir sürü faydalı bilgiye ulaşmıştım. Tekrar zamanım olsa yine giderim. Herkese de tavsiye ederim.
 
İlgilenenler için tüm bilgileri içeren linkler aşağıda.
 
 
 
 

21 Kasım 2012 Çarşamba

Doyamıyorum tatile :)

Her sabah önce kendime sonra çevreme günaydın dedikten, sabah kahvemi içtikten ve sevdiklerimi düşünüp gülümsedikten sonra ne yaparım biliyormusunuz...
Tatil planı...
Bitmek tükenmek bilmeyen bir tatil açlığım vardır benim, ne kadar gezersem geziyim yetmez bana , oraya da gidelim buraya da , yada oraya tekrar gidelimmm diye dolaşırım hep .
Her yeri görmek, her yemekten yemek, her kahveyi yudumlamak, her pastanın tadına bakmak, tüm şarapları koklamak ve her şehre aşık olmak isterim ben...Ve tabii her çikolatadan almak...

Hiç sıkılmam o kocaman havalimanlarından, o kargaşadan, o kötü olsa da bana güzel gelen uçak yemeklerinden.
Tabii ki her ne kadar istesem de o kadar da sık tatil yapmıyorum, yapamıyorum.

O kadar çok kampanya çıkıyor ben hiç yararlanamıyorum...

İşi ayarlasak oğluş var, oğluşu ayarlasak iş var, kış günü her yere onu da sürüklemek olmaz , benim tatiller kalıyor başka baharlara...
Yine de bu benim hayallerimi ,yada görmek istediğim şehirleri azaltmaz...
Benim önümde uzun yıllar, dünyada upuzun kumsallar, dağlar, onların kıyılarına kurulmuş şehirler var. Her yeni gün yeni planlar var...

Belki ben bu seferki kampanyayı da kaçırırım ama siz kaçırmayın...
Gitmek istediğiniz yere gidip hayatın keyfini çıkartın...

9 Kasım 2012 Cuma

TOM s DELİ :)


İnternette dolaşıp İstanbul’a bir daha gittiğimde nerelere gitsem diye bakarken , bir arkadaşımın bana ‘Doors Group ‘ diye bir grup var, onların açtığı restoranlar , kafeler güzel oluyor dediğini hatırladım ve başladım araştırmaya…

Benim bizzat gittiğim ve sevdiğim ‘Kitchenette’te bu grubun üyesiymiş meğer ... Menu’su sade ama mekan olarak keyifli gelir bana Kitchenette ,sabah kahvaltılarında yada akşamüzeri şarap keyfinde…

Tüm mekanlar birbirinden güzel görünüyordu ama ben İstanbul’da olmasa da  Londra’ya gidince mutlaka uğrayacağım kafe’yi buldum.

‘TOM s Deli ‘ tan benlik, tam sevdiğim gibi, evimin yakınlarında olsa her sabah uğrayıp bir şeyler alacağım , kahve içmek için gün içinde mutlaka uğrayacağım bir mekan...

Her Avrupa gezisi sonrası bende böyle bir yer açmak istiyorum diye ortalıkta dolaşmamdan mı bilmem , sıcaklıklarını hiç kaybetmiyorlar benim gözümde . Hele de burnuma girer girmez aldığım enfes kahve kokusu ve damağıma mis gibi keklerin lezzeti gelince…

İstanbul’da olsa da bu tarz mekanlar Ankara’da yok maalesef, Ankara’da iş yapan mekanlar genelde büyük ve gösterişli , onları da sevmiyor değilim ama bunları da görmek istiyorum artık…

En azından ben açana kadar :)

8 Kasım 2012 Perşembe

Güzel bir gün Başlıyo...

Dışarda feci bir yağmur , tabiii buna bağlı olarak korkunç bir trafik sonrası işe varıyoruz...

Ben yağmuru o kadar çok severim ki neşem yerinde kalktım sabah, yağmura saygıdan güzel güzel giyindim, sıcacık bir fincan rezene çayımı demledim, yanına da bir dilim ekmek  'La vache qui rit ' sürülmüş (genelde krem peynir sevmem ama bunu seviyorum, kabındaki sevimli inek yüzünden olabilir diye düşünüyorum :) ) .

Sarp'ta hazır uyurken birazda sabah keyfi yaparım diyerek televizyonu açıyorum...keyifli bir sabah , keyifli bir güne işarettir...

Gün nasıl başlarsa öyle biter derim ben...

Ofise gelmemiz her ne kadar uzun sürse de , benim keyfim hala yerinde ,o anda mailimde Starbuck'tan gelen bir mail, kışın habercisi ,yılbaşı lezzetleri geri gelmiş...

 
Yılbaşı geliyor değil mi dedim kendime ...İşte yılın en sevdiğim zamanlarından kış, kar, kırmızı, hediyeler, birliktelikler,yaşanmış kötü günler varsa geride bırakmalar, umutla yeni bir yıla başlamalar...

Harikaaaaa...Yağmurlu güzel bir gün , yaklaşan yılbaşı heyecanı ve benim mutlu olmayı seçen hayatım...


Daha ne istenir ki bir günden...

5 Kasım 2012 Pazartesi

Yeniden Wok'n Walk...


Çok mu yedik ne …

Akşamüzeri yemek yedim ve akşam acıkmadım , inanılır gibi değil valla…
 
Wok’n Walk’la ilk tanışmam ne yazık ki kısa sürmüş ve bana eh işte dedirtmişti ya… Hepsini unutun çünkü ben unuttum…

Wok’n Walk  dinamik atmosferi , her konuda güven veren  danışmanları ve tabii ki inanılmaz doyurucu ,lezzeti tartışılmaz menüsüyle bu sefer seçtiğim lezzet mekanlarında en üstlere çıkmayı başardı…

Yine gittik anlayacağınız Wok ustasının mekanına…

Annemde Uzakdoğu yemeklerine bayılır , o yüzden cumartesi olsun dedik , bizi ve fikrimizi önemseyen danışmanlarıyla da aynı masayı paylaşıp , başladık sohbete …

Süper bir ekip kurmuş Wok’n Walk yönetimi. Herkes profesyonel ve samimi. Hiç tanımasanız bile bizim arkadaşın mekanı dedirtecek cinsten yani… Ömer bey'e bize Wok'n Walk hakkında bilgi verdiği ve daha iyi tanımamızı sağladığı içinde teşekkürler ayrıca ...

Bir sürü yeni ve harika projeleri olduğunu duyduk, bizi sürprizlerin beklediğini ve bunları çok seveceğimizi de anlamış olduk.

Bu tatlı sohbet arasında sıra geldi yemek siparişine , hepimiz önce birer tane sosyal medya da sıklıkla bahsedilen ‘Acılı Ekşili Çorba ‘ istedik , inanılmazzzz acıydı ama lezzeti de bir o kadar güzeldi, bazı acılar tüm ayıbı örtsün diye eklenmiş gibi gelir bana, bu öyle değil , çorba zaten lezzetli acısı da lezzetin tadına tat katan baharatı…

Ufak oğlum’un tüm oyuncaklarını defalarca yere atması , çalışanların da her seferinde geri vermesi ama hiç rahatsız olmamaları bana rahatça çorbamı içirdi, bu arada yeri gelmişken söylemek isterim, mama sandalyeleri gelmiş , çocuklu ailelere duyurulur…

Ben çorbamın tamamını içemedim çünkü kaseyle değil kazanla geldi sanki önüme J  Bu gerçi tüm menü için geçerli, her şey o kadar çok ve doyurucu ki…

Ye ye bitmeyen yemeklere gelince…

Annem’e çorbanın acısı yetmedi ‘Acılı Mantarlı Tavuk ‘ yedi, güzel dedi, Cem ‘Hibachi Bonfile Noodle‘ yedi süper dedi, sıra geldi benim kine, ben ‘Yakisoba Somon’ istedim ve ne iyi ettim, harika dedim…Tek kelimeyle bugüne kadar yediğim en iyi noodle ‘dı.

Somon gibi ağır bir balık’tan noodle diye...kötü kötü düşünceler geçerken aklımdan, bugüne kadar yediğim en lezzetli noodle geldi önüme. Oğlum için istediğim ‘Tavuklu Pilav ‘ ise tam ona göreydi, o kadar doğal ve lezzetli ki 14 aylık bebeğim bile keyifle yedi…Bu arada masalarda gördüğüm küçük Buzbağ şarapları da Noodle lezzetime keyif kattı…

Fiyatlara gelince Ankara’da bugüne kadar yediğim en uygun fiyatlı Uzakdoğu yemeği, nerdeyse diğer yerlere göre yarı yarıya!

Yani sözün kısası her şey çok güzeldi, lezzeti en ince ayrıntısına kadar düşünen Wok’n Walk , müşteri fikirlerini ve düşüncelerini de unutmamış….Her fikre değer vermiş, cevaplamış…

O yüzden de bizi sıklıkla orda bulabilirsiniz, denemezseniz, çok şey kaçırırsınız…

Not: Sarp oynarsa rahat rahat yemek yerim dediğim ve kurban ettiğim telefonum yüzünden fotoğraflar Cem’den gelecek, gelince paylaşılacak… :)



 

 

 

 

 

2 Kasım 2012 Cuma

Çayyolu Çadır Kebap


Akşam işten çıkarsın …Evde yemek yerine dışarda yer öyle gideriz dersin ve nereye gitsek diye düşünmeye başlarsın ya…genel de bizim sonumuz Kebapçı olur J
 
Böyle bir akşam da ‘Çayyolu Çadır Kebap ‘ güzel bir seçim oldu yine bize…

Yine önden mezeler söylendi ; patlıcanlı bir meze( olmaz sa olmazıdır masamın )yanına kaba cacık , kabaklı cevizli bir meze ve tabii gavurdağ salata.

Mezeler çok taze ve lezzetliydi ama her seferinde inatla sipariş ettiğim Gavurdağı salata , yine beklentilerimin altında , malzemesi bol  ancak lezzeti yetersiz geldi bana…

Gerçi yemedim mi , yedim, hele de o mezeleri bayıla bayıla …

Meze faslı bitip ara sıcaklara gelince sıra ; ben Çadır’ın içli köftesini sevmem ; haşlama olduğu için , o yüzden ben direk ana yemek faslına geçtim…

Ben geçen akşam çöp şiş istedim ve çokta yumuşak değildi dedim ve Adana yemek istedim , ne de olsa onunla ünlüler, güzeldi ama harika değildi! Birkaç akşam öncede orda yemiştik ve nasıl olduysa daha lezzetliydi… Cemin yediği  Kuzu şiş ise tam bana göreydi J

Ama bu yine de Çadır hakkındaki fikirlerimi değiştirmez  Kebapçı ararsanız , hesapta yediğime değsin derseniz Çadır tercih sebebidir, bu arada  1- 2 kadehte bir şeyler içelim dediyseniz ortalama hesap kişi başı 50- 60 gelir aklınızda bulunsun…

Ve şimdiden afiyet olsun…