İnsan hayallerle yaşar ya hep, işte annelik o hayalleri bir süreliğine dondurmaya deniyor bence. İş hayatına ara vermek demek değil bu bahsettiğim, istenirse iyi bir bakıcı bulunup işe geri dönülebilir. Ama asıl hayaller var ya hani; başka bir dil öğrenmek isterdim der bir anne, diğeri hep aşçı olmak istemişimdir...ya şu hep yazılmayı bekleyen hikayeler...
Evde iki sayfa kitap okuyamazken ya da gönlünüzce yemek pişirip sevdiklerini ağırlama çalışmaları, bebeğinizi fırının kapağından uzaklaştırmakla son buluyorken, hayallerin bir süre daha durduğu yerde durması, çıkmak için en doğru zamanı beklemesi gerek bence...diye düşünürdüm ama anladım ki çok yanılmışım. Bu şekilde düşünmek gün be gün sizi sadece bir anne olduğunuza, hayattaki önceliğinizin yanı sıra sadece hayatınızın bebeğiniz olduğuna inandırıyor. Bu da maalesef mutsuzluklara kapıyı aralıyor.
En büyük hayalim gerçekleşti, bebeğim geldi ya demeyin mümkün olduğu her fırsatta kendinizle ilgilenip, hayallerine en azından dipnotlar ekleyin. Bunu yapmak sizin bebeğinizi az sevdiğinizi ya da az ilgilendiğinizi göstermez. Aksine kendine vakit ayıran anne, bebeğiyle geçirdiği zamanın tadına varır.
Yabancı dil öğrenmek istiyorsanız, fırsat buldukça internetten o dili dinleyin, yemek pişirmek istiyorsanız eğer günü birlik yemek kurslarına gidin, yakın bir dostunuzu çağırıp şarap tadım kurslarına katılın. Hani bebeğinizden önce sıklıkla yaptığınız ya da o zamanlarda bu zamanlar yapmak için sakladığınız ne kadar çok şey varsa en azından ayın 1 gününü kendinize ayırın ve mutlaka anne olmak dışında kendiniz olmayı da hatırlayın...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder