
yine croissant yerim, kahvemi içerim, vakit bulursam minicik masalarda oturup insanları izler, daha da uzun vaktim olursa açar kitabımı söyler şarabımı keyfime bakarım...
sokaklarını severim Paris'in, binalarını, hüznünü, coşkusunu... nehir kenarında ki kafeleri, çimenlere uzanan insanları hele de pazara rastlarsam, ev yapımı tatlıları...
iyi bilirim Paris'i, bıkmadan sokaklarda yürür, macaron gördüğüm her pastaneye girer, şarap butiklerinde bavula nasıl sığacağını düşünmeden bir sürü şarapla çıkarım...
bunlar yetmezmiş gibi birde bavulun her köşesine peynir sıkıştırır, hele de sevdiğim cevizli olanı bulursam yüzümde büyük bir sırıtışla dönerim...
tüm Avrupa'yı severim sevmesine ama Paris'i hissederim, sanki önceden yaşamışım da hala bir parçam ordaymış gibi...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder