at my place
Biraz ordan,biraz burdan...
24 Ocak 2019 Perşembe
Herşey dahil Tatiller Volume2 - bu yaz nereye gitsek?
21 Ocak 2019 Pazartesi
Sağlıklı Snickers
Sabah Cem bana hatırlatana dek varlığını bile unuttuğum bu blog tekrar yayına girsin dedim ve voila! İşte burdayım:)) herkesten, her yerden bişeyler yazarım ben, tek konu seçemem sıkılırım sonra🙈
öyle değişik yerlere gittim ve hiçbirini yazmadım ya ayıp bana neyse geçmişe dönerim tek tek eklerim hepsini ama öncesinde sağlıklı beslenme maceramda bana eşlik eden yegane dostum sağlıklı snickers tarifini verip kalbinizi kazanayım dedim😁
6 Eylül 2016 Salı
Cunda eski Cunda değil
Her yıl yazlık için Ayvalık tarafına gittiğimizden yolumuzu mutlaka Cunda adasına düşürür birşeyler yer, eve götürmek üzere damla sakızlı veya lorlu kurabiye alır ama güzel bir kahve içemeden eve dönerdik.
Bu sene benim için herşey değişti tıpkı Ankara ve Istanbul'da olduğu gibi Cunda'da da cafeler almış başını gitmiş.
Ben zaten araştırmamı önceden yaptığımdan Sade Cunda cafe ilk durağımız oldu...
Mekan çok hoş dekore edilmiş, çalışanlar güler yüzlü ve ürünler lezzetli.
Biz yemek yemedik ama içtiklerimiz tazecik meyvelerden ev yapımı içeceklerdi ve içtikçe içesim geldi.
Kahveler çok lezzetli ve sunum şahane.
Mekanın sevimli köpişleri de mekanı daha da sevimli hale getiriyor.
Fiyatlar ise beklentiyle doğru orantılı.
Yan masada gördüğüm yemeklerse seneye ilk durağımın neresi olacağını şimdiden gösterdi.
29 Ağustos 2016 Pazartesi
Ayvalıkta bir Cafe
Bazı tatil beldeleri aldı başını gitti, Ayvalık hep aynı... der dururdum, aynı olması iyi hoş ama insan 20 gün kalınca azıcık bir şeyler istiyor, lezzetli bir şeyler yesek, güzel sohbetler etsek...
Mekan eski bir Rum evi olsa mesela der dururdum ve Pino Cafe imdadıma yetişti.
Cafe'nin sahibi Pınar'ı üniversiteden tanıyorum, aslen Istanbul'lu, sonradan yerleşti Ayvalığa, çokta iyi etti.
En azından bize gidince koşa koşa gidilecek cafe'yi açmış oldu.
Pino cafe eski Rum mahallesinde, yüksek tavanlı bir taş binada yer alıyor.
Zarif ve sade dekore edilip, harika müzikleriyle ruh katılmış bir mekan burası.
Dolaşmaktan yorulduysanız, buz gibi ev yapımı bir limonata için, acıktıysanız karamelize soğanlı cheeseburger için, hiç olmazsa kahve yanı tatlı keyfiniz için uğramalısınız.
30 Temmuz 2016 Cumartesi
Liberty Lykia - Eski ismi Lykia World
Mayıs ayında gittiğimiz Side tatilinden bahsetmiştim, işte biz ordan Fethiye'ye geçtik. Zaten yakın harika suları görelim dedik ve yaklaşık 2-3 saat süren yolculuğa başladık. Yollar harika, yepyeni. Yolculuk boyunca Akdenizin mis gibi havasını içinize çekip, kocaman ağaçları izleyebiliyorsunuz. Bu benim için bulunmaz fırsat, Ankara'da 1 tane bile ağaç kalmadı desem abartım kimseyi şaşırtmaz.
Sarp için denize sıfır tesis olan Liberty Lykia oldu seçimimiz. Zaten denize sıfır çok tesiste yok.
Otelin içinde bulunduğu doğa muhteşem. Yemyeşil ağaçlar, berrak bir deniz. Deniz sadece Uzakdoğu fotoğraflarına eklenenlerden, pırıl pırıl.
Gelelim otele; Otel değişik bir konsepte, tam ortasında çarşı falan var.Biraz karışık bir ortam.Ama güzel.
Herşey dahil ama içicek çeşitleri sınırlı. Yemekler ise çok çeşitli ve lezzetli. Özellikle ızgara olanlar. Şu mayonezli 'bir gün önce bunun sadesini görmemişmiydik' olayı bana heryerde olur burda da oldu ama bunu da doğal karşılıyorum, onca çeşit yemek bulmak zor tabii.
A la Carte restoran var ama açık büfe denizin dibinde oturma fırsatı verdiğinden denemedik-ve unutmayın ücretli!
Odalar büyük, balkonlardan mis gibi deniz ve ağaç kokuları geliyor. Ama eski, artık yenilenmeli.
Personel sevimli ve ilgili.
Tekrar söylüyorum ve hep söylerim bu deniz bence Türkiye'nin en iyi denizi. Su çok serin olduğundan biz giremedik ve uzun uzun bakıştık kendisiyle.
Çocuklar için shuttle yada yürüyerek gidebileceğiniz bir dünya kurmuşlar. Su kaydırakları, oyun alanları kendilerine özel restoranlar.
Sarp belki yaşı henüz uygun değil belki de biraz rahatsızdı nedeni bilinmez pek sevmedi orayı. Genel havuza ve çocuk plajına gittik biz.
Çocuk plajındaki bar benim favorim oldu, tüm gün orada takılabilirim bir dahaki sefere.
Kids club saat 22:00 kadar açık diye biliyorum ama zaten gösteriler 22:00 gibi bittiğinden anne-baba 2 saat oynasın bizde birer 'drink' alalım olayına giremiyor.
Birde havlu meselesi var benim hoşuma gitmeyen.
Fazla eşya taşımamak için havlu götürmediyseniz şu havlu kartı sistemi burda da var ve ben bu işten hiç hoşlanmıyorum ama saygı duyuyorum, demekki otel havlusu seven çok evinde de kullanmak istiyor 😊bir daha kendi havlumla giderim.
Akşam üzeri yamaç paraşütlerinin otel önündeki piste inişlerini izlemeyi unutmayın, ben cesaret edemem ama belki siz edersiniz.
29 Temmuz 2016 Cuma
Kahvaltı'da ne Yesek
Ben öyle klasik kahvaltıları pek sevemiyorum, kibrit kutusu kadar peynir, domates salatalık.Zaten hayat mecburi rutinde. Kahvaltı olmasın bari. Bana göre kahvaltı güne açılan ilk güzellik, ilk şükretmen gereken an, uyandın mı? önce yanında kim yatıyor diye bak-gülümse, sonra yan odaya git, üzerini örterken gülümse, en son olarak kahveni eline al ve topladığın gülümsemelerle şükret...İşte o an tamda kahvaltı anına denk geliyor...işte bu yüzden kahvaltı güne güzel başlamanı sağlamalı.
Tam olarak 'hayat' gibi tek tabakta çok lezzet olmalı ama karman çormanda olmamalı.
Beni tanıyanlar bilir, yemek işi pek önemlidir benim için, doymak için 2 lokma tıkıştırıp son veremem yemeğe.
Her gece yatarken kahvaltıda ne yesem diye düşünürüm, o derece yani...
Bazen peynirli bir omlet yanında meyve, bazen smoothie tabağı, bazen ise peynirli meyve tabağı...
Bu sabah rokfor ve keçi peynirlerinin yanında harika üzümlerim ve 1 tanesi fıstık ezmeli-reçelli kızarmış iki dilim ekmeğim vardı.
Yarın ne yesem diye düşünüyorsanız-deneyin pişman olmazsınız(akşam içinse fotoğraftan kahveyi kaldırın yerine şarap kadehini koyun)
Afiyet olsun😊😊😊
22 Temmuz 2016 Cuma
Paris'te Ara Sokaklar
Çevremde ki çoğu kişi yolunu mutlaka Paris'e düşürmüştür.
Sacre Couer'de merdivenlerde oturmuş, Notre Dame kilisesinin ihtişamına kapılmıştır ama bir Parisli gibi dolaşıp Parisli gibi alışveriş yapmak herkes'e kısmet olmaz herhalde.
Bu Parise kaçıncı gelişim bilemedim 7-8...10? Bir ara soğumuştum kendisinden...
pis sokaklar uçuk otel fiyatları ve minicik odalar...
Bu sefer öyle olmadı ama kendini tekrar sevdirdi bana.
Madeline de Hotel des Comedies'de kaldık, yeri çok merkezi, odalar yenilenmiş tertemiz, normal büyüklükte. Kahvaltı almadık hemen köşede pastane varken gerek duymadık.
Iş gezisi olduğundan sadece akşam üzerleri ve 1 boş günümüz vardı.
ilk gece gelenek bozulmasın diye Fuxia'ya yürüdük, yemekler vasattı en güzel şey yemek öncesi içtiğimiz Bellini idi.
Ertesi akşam ise Saint Germen'de bulunan Relais de L'Entrecote a gittik. Isminden de anlaşılacağı gibi antrikot yemek için.
Kapıda kuyruk olan ama nasıl oluyorsa hızla ilerleyen bu restoranda, tek çesit yemek var: önden salata-hardal soslu, arkasındanda nasıl pişmesini istediğinizi önden belirttiğiniz etiniz. Et dilim dilim kesilmiş ve soslu servis ediliyor, yanında harika patates kızartması, tabağınızdaki bitince tekrar geliyor. Daha fazla beklemeyin.2 defada porsiyon tamamlanıyor. Yanında kırmızı şarap ve arkasından gelen tatlıyla harika bir akşam yemeği olabiliyor, daha önce denemediyseniz mutlaka deneyin... Turistik olduğ kadar lokalde bir yer. Masaların yarısı yerel insanlarla dolu.
Çıkışta hemen üst sokaktaki dünyanın belki de en çok bilinen ve zamanında çoğu edebiyatçının gözdesi olduğu söylenen 'Cafe de Flore' de bir kahve içip geceyi sonlandırmayı da unutmayın.
Son günümüzde ise otel çevresinde azıcık dolanalım dedik ve 2 adım ilerdeki dar pasajı andıran sokağa girdik 'Rue Royal' hatta Baby Dior tam adresi "25 Rue Royal' .
Daha önce hiç girmediğim bu sokakta yerel ama lüks bir cafe-restaurant bulunuyor ve öğlenleri siyah kemik gözlükleriyle ve Dior, Chanel poşetleriyle iş arası alışveriş yapmış Fransızlar oturuyor. Dünyanın en ünlu Fransız markaları bulunan bu sokakta sadece vitrine bakıp, bir kadeh bellini ile bile günü geçirebilirsiniz.
Bir gittiğinizde mutlaka uğrayın...
17 Temmuz 2016 Pazar
Herşey Dahil Tatiller
Herşey dahil tatil sevmeyen bir eşim var benim. Açık büfeden yemek istemeyen, kalabalıkta yemek seçmeyen.
Hele sıra varsa bitti o yemek işi.
Bense Sarp için tatil köylerinin ne kadar uygun olduğunu kaliteli seçersen kalmış yemek riskini aza indirdiğini, keyifli bir tatil olduğunu anlatır dururum.
Sonunda yine de ilk deneyim olarak kalabalık olmasın dedik ve Mayıs ayında arkadaşlarımızla gitmeye karar verdik - bu arada onlar da bu konsepte pek hoş bakmazdı.
Ets'nin kendi otellerinden Voyage Sorgun'du seçimimiz. Side'de, denizi harika değil ama olsun dedik.
Biz Bungalow tipi odalarda kaldık - çocuk olunca bahçe tipi odalar tercihim.
2015 yılında yenilenmiş olan Voyage Sorgun odalarını çok şık dekore etmiş, herşey olması gerektiği gibi, tertemiz ve yeterli.
Çocuklar için dümdüz yeşillikleri, kumun üzerinde oyun parkları, gece 12'ye kadar kids klub'ları var.
Gece şovlarıda yemek sonrası izlemeye değer. Sarp bayildı sadece onlar için bile tekrar gidilir.
Yemek konusuna gelince Cem'i oldukça memnun eden A-la Carte restoranları var tatil köyünün.Bu restoranlarda fiyata dahil sadece Steak restorandı vardı kişi başı 10 euro'ydu sanırım ama vaktimiz kalmadı deneyemedik, Ekimde inşallah😂 Biz Türk restoranı, Çin ve Rum restoranlarını denedik. Hepsi ayrı lezzetliydi. Ama benim favorim Rum oldu, Antalya'damı yoksa Yunan adasında mı tatildesin belli değil.
Her misafirin 1 defa yararlanabileceği Köy kahvaltısının çesit ve lezzetini de unutmamak lazım.
Bu arada alkollü içecekler çeşit konusunda bazı barları geçmis durumda. Servis harika, personel belli mutlu. İşlerini sevince hizmette iyi oluyor tabii.
Bu arada ayy ben binmem dedikten 5dk sonra su kaydırağının tepesinden bizim gibi el sallayacağınıza da eminim. Yorulursanız tazecik açma gözleme yer, yanında da buz gibi ayran yada Bira ile dinlenirsiniz.
Akşam üzeri açılan Lunepark'ta, - evet güzel bir Lunepark var tatil köyünün içinde -çocuklar için her oyuncak var ama asıl güzel yanı dönme dolap'ta sizde çocuğunuzla eğlenebilirsiniz.
Daha anlatmadığım bir sürü artısı var Voyage'da tatil yapmanın, Ekimde bir Mohito söyler kalanını anlatırım.
14 Temmuz 2016 Perşembe
Tuzla Yat Klubü - Istanbul'da tatil havası
Istanbul'a geldiğim zaman gitmediğim yerlere gitmeyi tercih ederim ki yeni açılan mekanlara bu kadar kısa sürede yetişmem mümkün değil.
Mayıs ayından beri tatile çıkmamış olduğumuzdan😂😂😂 bugünlerde tatil istediğim en üst seviyelerde ama yazın yeni bir yerler zor gibi.
Tatil havasını solusak ya dedik ve bizim kızları dinleyip Tuzla Yat Klubüne gittik - ne hoş yermiş orası.
Al eline biranı, sok ayağını denize ohhh gel keyfim gel...
Mekan karman çorman, her yerde masalar sandalyeler, ne varsa toplamışlar. Toplamışlar ama sanki toplayan işini biliyor gibi...
Lezzetler hakkında yorum yapamayacağım, biz ara sıcak tabağı ve birer bira aldık, denizi seyrettik, sohbet ettik, sonra gelicez dedik ve ayrıldık.
Istanbul'da yaşıyorsanız, denizi seviyor, benim gibi mekan dediğin rahat olur, ben doğal yerleri severim diyorsanız mutlaka yolunuzu düşürün.
Bu arada merak edenler için fiyatlar ortalamanın üzerinde!
Ara sıcak tabağı 45tl
Efes 33cl 15tl
Corona 17tl