Son senelerde adet edindik… Önce yazlığa gidip oradan da
komşu ada Midilli’ye geçiyoruz… Seviyoruz karşı komşumuzu… İnsanlar kibar,
yemekler güzel, Avrupa’dasın ama değilsin...
Adaya geçmeden önce eski bir arkadaşımla buluşmak için biraz
erken gittiğim Ayvalık’ta dolanmaya vaktim oldu, nasıl güzel ara sokaklar, mini
mini kafeler, ahşap dükkânları ile yan yana bit pazarı, eski eşyalar…
Uzun zamandır gezmemişim Ayvalığın arka sokaklarını tamam
dedim işte buymuş aradığım, tezgâhlar da ki enfes emaye sürahiler, topraktan
tencereler…
Birde yorulunca ‘Cafe Caramel’de taze şeftali püreli, mis
gibi sakız kokan muhallebi… Ben geç tanıştım, artık bırakmam, sizde deneyin, yanına
da bir Türk kahvesi sipariş edin, fincanlara bayıldım ne hoş derseniz de hemen
ücretini ödeyip paket yaptırın, kış aylarında Ayvalığın sıcağını içinizde hissedin…
Arife günü geldi çattı, tüm aile toplandı, sabah erken
uyanıldı, pasaportlar son bir kontrol edildi ve yola çıkıldı…
Malum bayram tatili, minicik çıkış kapımızdaki kalabalık
bildiğin havalimanı sırası, Allah’tan hızlı işliyor da çabucak geçtik.
Unutmadan minik bir duty free bile açılmış, meraklısına duyurulur…
Turyol’dan memnunuz biz, her sene turyol’ dan alırız
biletlerimizi, 15-20 dk gecikmeli kalkar ama kalkmadığı olmaz sağ-salim
karşıdasınız…
Ada’da pasaport kontrolünden geçtikten hemen sonra
kiraladığımız arabalarımızı aldık, bavulları yerleştirdik ve koştuk öğle
yemeğine ‘Kalderimi’ ye… Kalderimi severek yemeklerini yediğimiz Midilli’nin
içinde bulunan salaş ama güzel mezeler sunan bir restoran… mutlaka uğrayın,
pişman olmazsınız… Benim favorilerim; kızarmış peynir ve kalamar ızgara…
Yemek yendi, kahveler içildi, koyulduk yola Molivos’a…
Molivos geçen sene çok sevdiğimiz, zaman sorunundan
konaklayamadığımız Midilli merkeze yaklaşık 1,5 saat uzaklıkta bir yerleşim.
Kiraladığımız aparta benzer otel kalenin yanında, temiz,
harika manzaralı bir oteldi. Odalara yerleşir yerleşmez Molivos’un keyfini
çıkartmaya başladık…
Sahildeki Sunset cafe’nin önünden denize girdik, serinlemek
için arada çıkıp bir şeyler içtik, Molivos’un içinde küçük bir plaj var;
organised deniyor bunlara, şezlong ve şemsiye kiralanıyor ama restoranların
önünden de az sayıdaki şezlongdan birine yerleşirseniz ücret ödemeden
faydalanabilirsiniz.
Deniz harika… Ilık, temiz ve berrak… Daha ne isterim ki
tatilden… Denizin içinden kafanızı kaldırın ve Molivos’un dağın tepesinden
aşağıya uzanan taş evlerini, arasındaki küçük kiliseyi ve küçük balkonlu muhteşem
pastanelerine el sallayın…
Molivos halkı sıcak, sabahları Kalimera diye bağırıyorlar
ekmek almaya giderken, herkes birbirine gülümsüyor, ev sıcaklığı bu olsa gerek…
Ertesi gün değişik bir yer daha görelim dedik ve atladık
arabalara… Eressos… Molivos’tan sadece 55km olsa da, virajlı yollar, yüksek
dağlar, 1,5-2 saatte varmanızı sağlıyor Eressos’a. Eressos’un uzun bir plajı
var, burası da organised dediklerinden, 2 şezlong,1 şemsiye ortalama 6-7 euroya
kiralanabiliyor. Deniz harika mis gibi, Molivos’ta yaptığınız gibi, yemek yerken
yanına buz gibi uzo ya da Mytos birası içerken arada serinlemek içinde restoran
önü plajlarını kullanabilirsiniz. Biz akşam yemeğimizi kendi muhitimizde
yiyelim dedik ve hava kararmadan Molivos’tayız…
Akşamüzeri kahvesi yudumlasak, yanına da manzara eşliğinde
nutella’lı lokma alsak derseniz, Molivos meydan’da minicik balkonu olan,
muhteşem manzaralı pastane sizi bekliyor…

Midilli araştırmalarında hep gördüğümüz Skala Skamnia’ya da
bu sefer yolumuzu düşürdük ve öyle iyi etmişiz ki. Sevimli mi sevimli bir
balıkçı kasabası, her şey resim gibi. Deniz fenerinin olması gereken yerde
minik bir kilise, kilise yanında 2 küçük restoran, karşısında 1-2 kafe. Yerel
kişilerden aldığımız en güzel tavsiyelerden biride kilisenin hemen yanındaki
restoranın deniz ürünlü makarnasının meşhur olduğunun söylenmesi, severseniz
kaçırmayın. Hemen karşısında normal bir kafe gibi görünen Kavos kafe’nin arka
bahçesi denize sıfır, huzur dolu ve lezzetli yoğurt tabaklarıyla ünlü. Kavos
cafe’nin asıl sahibi olan ve arka bahçede sizi selamlayan koca papağına merhaba
demeden dönmeyin.
Dönüş günü, Midilli meydanı tekrar gezildi, Kalderimi de son
öğle yemeği yenildi, Barrio’da kahveler içildi, bol kahkahalı harika bir tatil daha
geride kaldı… sırada diğerleri…
Yapmadan dönmeyin:
·
Molivos’ta konaklamadan
·
Kalderimi’de öğle yemeği yemeden
·
Skala Skamnia’yı görmeden
·
Sabahları yerel halka Kalimera demeden
·
Harika denizden Molivos kalesini selamlamadan
·
Molivos’ta limana inerken mutlaka tepedeki cafe’de
buzlu frappe için
Şehir Notları:
·
Genelde kredi kartı geçmiyor yanınızda nakit
götürün
·
Porsiyonlar büyük oluyor, 2. İstemeden 1.nin
bitmesini bekleyin
·
Molivos bayramlarda kalabalık oluyor, önceden
rezervasyonları tamamlayın
·
Liman’da ki zeytinyağı dükkanına uğrayın